Bu yazıyı okuduktan sonra belki şükredeblir, belki karamsarlık yaşayabilirsin. Ya da ay ay ben yapamam burada düşüncesine kapılabilirsin. Ama keyifle anlatabileceğim bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim. Hapishane’de yaşadığım 3 günü dinlemek ister misin ?
Suç işlemeden hapse düştük iyi mi ?
Türkiye’de turizme açık cezaevlerini düşünüyorum. Sinop Cezaevi. Uğruna şiirler yazılarn dalgaların dövdüğü duvarlar ardında yaşanan hayatlar geliyor aklıma. Sonra başkent Ankara’da Ulucanlar Cezaevi. Gerçekten Türkiye’de en etkilendiğim müzelerden birisi. Cezaevi kültürünü turizm ile birleştirmek gerçekten insanlarda empati yeteneğini geliştiriyor bunu bir kaç kez hissettim. Şimdi bunun bir farklısını Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de hissettim. Gelin sizlere Katajanokka’yı anlatayım.
Katajanokka 1837 yılında inşaasına başlanan bir hapishane. 1888 yılında ise hapishane hücresinin sayısı 12’den 64’e yükseltilmiş. Amaç belli aslında. Suçlu sayısı gitgide artıyor ve savaş döneminde alınan esirleri tutmak için hücre gerekli. 2002 yılında ise artık mahkumların da özlük haklarında iyileştirmeler yapılıyor ve Katajanokka hapishane olarak faaliyet gösteremiyor, kapanıyor. 2006 yılında ise Best Western Hotel grubu burayı ele alıyor ve mükemmel bir vizyon ile hapishane temalı bir konaklama noktasına çeviriyor.
Hoteli gezerken duvarlarda, İskandinav’ın meşhur soğuklarından etkilenen mahkumların “çok soğuk” , “donuyoruz” gibi yazılarına rastladım. Gerçekten empati nedir burada daha iyi anladım. Ben sokakta montumla kazağımla bile donuyorum derken kendileri dört duvarda oldukça zorlandı gerçekten eminim.
Hala bazı odalarında demir parmaklık olan ve koyu kırmızı kiremitlerle çevrili devasal duvarlar arasında olduğun bu hapishane’de kendini gerçekten kapana kısılmış hissedebilirsin. Koridorların şekli, merdivenlerin dizilimi hala ben de hapishane kültürünün izlerini yaşattı. Hatta ne yalan söyleyeyim. 2 defa izlediğin Prison Break dizisini hatırladım. Acaba nasıl kaçabilirim kafası bile yaşadık arkadaşlarımla.
Peki Katajanokka’da Notlarım Neler ?
- Kodes gibi dar ve parkmaklılık odalarda kalıyorsun. Oda kapısının dışında bir de demir sürgü var. Bu sana gerçekten bir kodes havası veriyor.
- Yüksek duvarlarla çevrili bir yerde olduğun için. Bir miktar kasvet hissi yaşıyorsun.
- Otelde tabak, kaşık, bardak gibi tüm detaylar metalden. Hapishane döneminden kalma.
- Daha sonra yapılan ek bina ile toplam 160 Hücresi var.
- Hapishane için de bir de kilise bulunuyor.
- Yemek masaları duvardan duvara uzanan cinsten. Ayrı gayri yok öyle.
- Odalarda kendi kitaplığın mevcut. Fakat kitaplar da hapishane döneminden kalma. Mahkumu umutsuzluğa yönlendirecek kitaplar yasak.
- Konaklama bedeli dönemsel olarak değişiyor. Fakat 150- 200 Euro ortalamasında.
- Her odada eskiden kullanılan asma kilit ve anahtar var. Bu anahtarlar aslında o kaldığın odanın dönüşmeden önceki hücrelerine ait.
- Gardiyanlar da özel kıyafetlerle hizmet veriyor sana.
- Hapishanenin alt katında hala bir hücre ilk gün gibi duruyor. Ziyaret edebilirsin.
- Mahkum da olsan, hapishanede saunan var. Çünkü, sauna bir Fin geleneği ve olmazsa olmazlardan.
- Hapishane’de kazılmış bir tünel bulunuyor. İstersen ziyaret edebilir, fotoğraflayabilirsin.
Hapishane’yi gezerken bizler de kalemi elimize aldık ve “Aldırma gönül” “Başın öne eğilmesin” sözlerimizi yazdık .Böylece Finlandiya’da bir hapishane’de kendi dilimizden bir hatıra var artık. Şaka bir yana allah kimseyi düşürmesin. Katajanokka benim için eşsiz bir tecrübe oldu gerçekten. Konsepti farklı olan hotelleri değerlendirin derim mutlaka..
Güzel hatıralar edinin kendinize..