Ya İstanbul Ankara artık su yolu otobandan basıyorsun 4 saatte ordasın derler hep.

4 saatte ne gördün peki ? 130 140 km hızla giden bir araç için her şey hızlı.

İleri hızla sarılmış bir film misali aynen.

Oysa keyif yapa yapa yavaş yavaş gitmek keyfini çıkarmak istemez miydin ?

Bu sefer Ne İstanbul Ne Ankara. Arasındaki yolculuğu anlatacağım size efendim.

Sabah 06.00’da İstanbul’dan yani A noktasından çıkan bir araç, yolda dura dura keyif ala ala B noktası yani Ankara’ya yaklaşık 8 saatte gitti. Nasıl mı ?

Şöyle,

1.Durak : Akyazı ( 07.45 ) ( Hava Sıcaklığı : 6 Derece)

İstanbul’dan 06.00 gibi çıktım. Sakarya sapağından hemen sonra, Akyazı Mudurnu sapağını görüyorsun. Buradan giriş yaptım. Yaklaşık 30 dakika sonra Akyazı’ya merkezine giriş yaptık. İstanbul’dan çıkalı olmuş 1 saat 45 dakika. Oturup bir çay içelim dedik. Akyazı’da enteresan bir tespitim var. Bisiklet kullanan amca sayısı o kadar çok ki, harika bir görüntü veriyor. Hem de merak ettiriyor nasıl ya bu kadar bisiklet nereden geliyor diye soruyor insan kendine. Akyazı’dan sonra başlıyor Ankara yolu. Öncelikle bu yol sadece kamyonetler ve traktörler tarafından kullanılıyor desem yanlış olmaz. Otoban yapıldıktan sonra, binek arabalar haliyle burayı tercih etmez olmuş.

2.Durak : Mudurnu ( 10.25 ) ( Hava Sıcaklığı : -5 Derece)

10.25’i gösterdiğinde saatim, karnımız acıktı tabi. Yanaştık Mudurnu’ya. Burası Akyazı’ya göre daha yüksek olduğu için kar fena tabi.Mudurnu Bolu’nun en güzel ilçelerinden birisi. Tarihi konakları ve çarşısı ile gezerken kendini bir Bolu’lu gibi hissedebilirsin. Mudurnu’da Hacı Abdullahlar, Şakire, Tekkeliler Konaklarında hem konaklama yapabilir hemde konaklamasan bile kahvaltını burada organik biçimde yapabilirsin. Gelsin ballar gitsin kaymaklar derken bitiriyoruz kahvaltıyı, ufak çarşıda ufak bir  tur atarak Nallıhan’a doğru yol alıyoruz. Kahvaltıda orjinal bir şey var mı diye sorarsan evet var. Narlı Reçel. Nar taneleriyle veriliyor. Bir de köy yumurtası ve domantesi gerçekten farklı. Reklamlardaki gibi hmm diyebilirsin. Fiyatı ise 20 TL.

image7-11

3. Durak Nallıhan (11.15 ) ( Hava Sıcaklığı : -1 Derece)

İstanbul’dan çıkalı olmuş 5 saat. Şimdiye Ankara’ya varmıştık düşüncesi yerine burada yanımızdaki termostan çayı demlemek için durduk. Türkiye’de gördüğüm eşsiz güzelliklerden birini gördüm burada. Nallıhan’da yol üzerinde hiç bir yere sapmadan bir kuş cennetinin yanından geçiyorsunuz. Etkilenirsin vay be dersin. Türkiye’de 70 kuş cennetinden biri olan ve 200’ü aşkın kuş türünün varlığı tespit edilen ‘Nallıhan Kuş Cenneti’, 1994 yılında Milli Parklar, Av ve Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü tarafından koruma altına alınmış. Şahin, doğan, kartal, Mısır akbabası, alacabalıkçıl, kaşıkçı, yeşilbaş, karabatak, kılkuyruk,
turna, keklik, çulluk, bıldırcın, kaz, sutavuğu görebileceğiniz kuşlardan bazıları.

4.Durak Beypazarı (12.45) ( Hava Sıcaklığı : 1 Derece)

Hoşbulduk Beypazarı ! Girişte seni kocaman bir havuç heykeli karşılıyor. Kayseri’de Malatya’da kayısı, Gaziantep’te fıstık heykeli gibi buranın da meşhuru bu demek ki diyorsun. Çarşı içinde gezerken, hadi bir kahve içelim diyorsun. Höşmerim tatlısı ile kahve geliyor. Değmeyin keyfime. Biraz daha oturuyoruz. Sonra köylü kadınların tezgahlarında turluyoruz. Hem laflıyoruz hem ürünlere bakıyoruz. Doğal çaylardan, Beypazarı kurusuna, sodaya, reçel çeşitlerine bir çok ürünü burada bulabilirsiniz. Bence doldurun arabaya 10 liraya sağlıklı beslenme çantası hazırlayabilisin burada kendine. Bu durağı da bitirdikten sonra vuruyoruz yine kendimize yola.

13.47 gibi Ankara tabelası altından şehire Sincan üzerinden giriş yaptık. Evet yol uzun sürdü ama otobandan gitseydik, ne köy yumurtası yerdik, ne höşmerim tatlısı tadardık ne de Beypazarı Sodasını yerinde deneyimlerdik. Manzaraları saymıyorum bile..

Ha bu arada, hava sıcaklığı Ankara’da 7 dereceydi. 8 saatlik yolculukta hava sıcaklığı 12 derece farketti.

image2-28image3-21image4-20

Yorumlar