Batman’a 32 km mesafede Midyat-Batman yolunda yer alan Dicle’nin en güzel duraklarından birisi Hasankeyf.
Seni nasıl tanımlasam bilemedim şuan gerçekten.
Kaynaklarını doğu Anadolu bölgesi dağlarından Fırat ve Dicle nehirlerinden suladığı topraklar, ilk medeniyetlerin ortaya çıktığı, insanlık tarihinin en eski yerleşim yerlerinin başında gelmekte. Grekler, iki nehir arası anlamına gelen Mezopotamya adını vermiş. Kimisi de ada anlamına gelen El Cezire demiş bu bölgeye.
Hasankeyf’i hem coğrafi hem de stratejik açıdan önemli kılan özezlliklerden biri Dicle’nin yanına kurulmuş olması kesinlikle. Toplam uzunluğu 1900 km olan nehrin 520 km kadar kısmı kendi ülkemiz topraklarında yer almaktadır.
Hasankeyf ismi, Hısn Keyfa yani Türkçe anlamıyla Kaya Kale anlamına geliyor. Şehrin adının bugünkü kullanım şekli ise 16. yy itibariyle başlamış.
1102-1232 Arası Önemli !
Melikşah’ın emriyle 1085 yılında Mervanoğulları hakimiyetine son verilmek suretiyle Diyar-ı Bekr’in tamamının Selçukluların eline geçmesi, bölgenin diğer şehirlerinde olduğu gibi Hasankeyf’te de yeni bir dönemi, Türkmen Beylikleri dönemini başlatmıştır. Melikşah’ın ölümü sonrası Suriye Selçuklularının hakimiyetine giren Hasankeyf, kısa bir süre sonra, 1096’da Mardin ve Nusaybin ile birlikte Musul Emiri Kürboğa’nın eline geçmiştir. Ancak bu durum da fazla sürmemiştir.
12.yy ortalarından itibaren Diyar-Bekr’in tamamına hükmedecek olan Artukluların bölgede ilk şubelerinden olan Hasankeyf, kendi adıyla anılacak bu Türkmen beyliğinin 130 yıl boyunca siyasi ve kültürel merkez olarak hizmet etmiştir. Tarihinin en görkemli kesitini meydana getiren bu dönemde Artuklu beylerinin büyük gayretiyle Hasankeyf, saraylar, camiiler, medreseler, hanlar, hamamlar ve muntazam sokaklarıyla kale kasabası durumundan çıkıp mamur bir şehir hali almıştır.
Hısn Keyfa’da Dicle’nin iki yakasını birleştiren güzel yapılı kemerler bir de köprü vardır ki Emir Fahreddin Kara Arslan tarafından 1116 yılında yenilenmiştir. Bu kemerli köprünün altından çarşılar hanlar da varmış. Eskiden Dicle Nehrinin iki yakasında da yerleşim varmış. Fakat günümüzde, Mardin kısmında bütünleşmiş genelde yerleşim.
Mağara Yaşamı
Hasankeyf, Dicle Nehri kenarında sarp kayalıklar üzerine kurulmuş bir yerleşim yeri. Hasankeyf mağaraları, derin bir tarih ve kültürel birikimi yansıtmaktadır. Yazın serin, kışın sıcak doğal bir konut olan mağaraların içlerine oyularak yapılmış sütunlar, şömineler ve duvarlar ince bir zevki yansıtmakta. Hısni kültürünün inanışlarının, ritüellerin geçmişle günümüzü birleştiren masalların temelidir Hasankeyf.
Ata Mezarları
Yine mağaların bulunduğu yerleşimin bir parçası olan mezarlar, bu yaşayan höyükte, geçmişle iç içe geçmiş şekilde mevcut kültüren tabiatın bir parçasıdır. Hasankeyflilerin atalarının mezarları, aynı alanda bulunan geçmişe ait mezarlarla aynı alandadır.
Dicle Nehri
Yaşanılan herhangi bir yer, tarif etmekten çok deneyimlenmektedir. Dicle Nehri Hasankeyf’i ikiye ayırmış önemli bir nokta. Günümüzde hala çocukların balık tuttuğu önemli bir merkez. Dicle nasıl akar ? Sakin ve nazlı akar, zikzak çizerek akar. Dicle bir kadındır. Fırat ise şiddetli akar, erkektir der yerlisi.
1970’li yıllarda, Hasankeyfli ailelerin çoğu, aşağı şehirde devlet tarafından yapılan yeni evlere taşındılar. Hasankeyfliler 40 yılı aşkın bir süredir Ilısu Barajı’nın evlerinin bulunduğu Hasankeyf’in %80’inin sular altında kalacağı gerçeğiyle yaşadılar. Yerlisi bakmayın suyun altında kalmasını istemiyor. Aslında devlet büyüklerimizin de istememesi lazım. Ama süreç maalesef bir yerde tıkanıyor.