Venedik… Dünyanın mühendislik harikası şehirlerinden birisi. 300,000 kişiye yaşam alanı sunan, Avrupa’nın en çok ziyaret edilen, mimarisi ve suyolları ile dünyanın en turistik şehri. Bu şehirde118 ada ve 150 kanaldan oluşan, tüm trafiğin su üzerinde aktığı, 400’den fazla köprü bulunuyor.
Venedik’teki binalar, birbirine çok yakın bir şekilde bir araya getirilen ahşap kazıklar üzerine inşa edilmiştir. Su altında oksijen olmadığı için çürümeyen ahşap aksine mineral düzeyi yüksek suya maruz kaldığı için kaya gibi sert bir madde haline dönüşür. Kazıklar yumuşak kum ve çamur tabakasını delerek daha sert olan kile kadar batar.
Venedik’in inşasında kullanılan kazıklar şuan Slovenya olan bölgeden getirtilmiştir. Bu nedenle bu bölge çorak topraklardan oluşmaktadır.
Venedik’in altında bulunan ahşap kazıklar, üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen hala sağlamdır. Binaların temelleri bu kazıklardan oluşur ve taştan binalar bu temelin üzerine oturtulmuştur. Ancak Venedik’teki binalar zaman zaman Adriyatik denizinin özellikle sonbahar ve ilkbahar dönemlerindeki hareketleri nedeniyle sel tehlikesi altındadır. 6 yüzyıl önce Venedikliler kendilerini karadan gelebilecek saldırılara karşı önemli akarsuların yönünü değiştirerek korumuştur. Bu akarsuları lagüne doğru yönlendirmişler ve böylece şehrin etrafını sularla kaplamasına izin vermişlerdir. 20. yüzyılda artezyen kuyuları yerel endüstri için su sağlarken battığında Venedik batmaya başlamıştır. Bunun sebebinin ise yeraltı sularının çıkarılması olduğu anlaşılmıştır. Artezyen kuyularının kullanımı 1960’tan sonra yasaklanmış ve batma süreci yavaşlamıştır. Ancak şehir hala sular altında kalma tehlikesini taşımaktadır. Çoğu eski evin merdivenleri şimdi sular altındadır.