Belvedere

Savoy Prensi Eugene’in yazlık sarayı. Viyana’nın Barok mimarisinin gözdelerinden biri olarak kabul edilir. Şelaleleri, gölleri, heykelleri, gölleri ve bahçelerinden ayrı olarak, başlı başına büyülü bir dünyaya sahip gerçekten. Belvedere, 1716 yılında yapılmış görkemli bir yapı. Saray, prensin ölümünden sonra Maria Theresa’ya geçmiş, 1914 yılında Saraybosna’da uğradığı suikastle I. Dünya Savaşı’nı tetikleyen Franz Ferdinand gibi Habsburg hanedanı tarafından kullanımış. Behçesinde yapacağınız yürüyüşe başlamak için en iyi yer Oberes Belvedere’dir. Buradan gün batımını seyretmeye doyamazsınız desem yeridir.

Karlsplatz

Karlsplatz üzerinde ve çevresinde görülecek pek çok yer vardır. Museums Quartier’deki Kunsthalle Wien’in bir koludur ve çağdaş sanattaki güncel akımları konu alan temalı sergiler ev sahipliği de yapmakta. Devasa bir teraslı kafesi vardır. Şehrin en önemli Barok kiliselerinden birisiKarlskirche’dir. Girişi ücretli.

Herrengasse

Dar, Arnavut kaldırımlı Naglergasse’den geçip, Ortaçağ’ın izlerine dönmeden önce, Bognergasse’de yer alan EngelApotheke’nin güzel Judendstil cephesine dikkat edin lütfen. Bu sokak, Palais Harrach ile İskoç ve İrlandalı Benedikten rahiplerinin 12. yüzyılda kurdukları Schottenkirche’nin bir kenarını oluşturduğu Freyung üçgenine çıkar. Freyung güneyinde, etkileyici Barok ve Neo Barok sarayların ve binaların sıralandığı, Innere Stadt’ın doğu yönündeki ana yolu olan Herrengasse uzanır. Aynı yerde 18. yüzyıldan kalma, zarif alışveriş çarşısı Freyung Pasajı ile I. Dünya Savaşı’ndan önce Viyana’nın önde gelen kafesi olan restore edilmiş Cafe Central’i birleştiren Palais Ferstel dikkate değer.

Hofburg

Savaşta yaşanan bozgun Habsburglar’ın sonunu getirir. Fakat sarayla hala ilk günkü gibidir. Bu sarayların arasında en etkileyici olanlardan birisi 13. yüzyıldan beri Avusturya hükümdarlarına ev sahipliği yapan Hofsburg’dur.Her gün 09.00-17.30 arasında ziyaret edebilirsiniz.

Burgganten

Hofburg’un bahçesi olan Burggarten, 19. yüzyılda imparatorluk ailesi için düzenlenmişti. Baheçedeki iki anıt, I. Franz Joseph ile Mozart’a adanmıştır. 20. yüzyıl baından kalma Friedrich Ohmann tarafından Judendstil üslubunda yapılan limonluk da görülebilir. Limonluk’ta çok güzel bir kafe ve kelebek bahçesi (Schmetterlingshaus) de vardır. Kelebek bahçesini  haftaiçi 10.00-17.00 arası haftasonu ise 10.00-18.30 arası ziyaret edebilirsiniz.

Schönbrunn

Adını burada bulunan bir su kaynağından alıyor bu saray. Türkler buradaki av köşkünü yıkınca, kraliyet ailesi için yazlık bir saray olarak yapılmış. Büyük galeride meşhur Viyana Kongresi toplanmış. Aynalı Salon’da altı yaşındaki Mozart konser vermiş. Napolyon’un oğlu, İmparator I. Franz’ın torunu Reichstadt Dükü bu sarayda 21 yaşında ölmüş.  Arka bahçesinde yürüyüp tepedeki Gloriette’ye çıkmanızı öneririm. Manzara gerçekten şahane. Ayrıca Avrupa’nın en eski hayvanat bahçesi de Schönbrunn Sarayı’nda bulunuyor. Metronun U4 hattıyla bu saraya gidebilirsiniz. Hergün ziyaret edebileceğiniz bu saraya giriş 9 Euro.

Stephansdom

Viyana’nın kalbidir. Barselona’nın La Sagrada Familia’sına benzetirim. Şehre sığmayan bir yapı. Steffl olarak bilinen çan kulesi, tepesindeki gözlem platormuyla birlikte 137 mt yükseliğinde. Kuzeydoğuda  Çek Cumhuriyeti!ne güneybatıda ise Semmering Alpleri’ne uzanan manzaranın görüldüğü tepeye kadar 343 basamak çıkmanız gerekir. Büyük ana kapı Riesento adını 13.yüzyılda inşa edilirken burada bulunan büyük kemikten alır. Bunun Nuh’un tufanında boğulan bir devin baldır kemiği sanılmıştı, sonra bir mamutun kaval kemiği olduğu ortaya çıkana kadar kapıda asılı kalmıştır. Stephansdom’un ana girişinin iç duvarında 05 rakamı göze çarpar. Bu sayı Naziler’e karşı 1944 yılında başlayan Avusturya direniş hareketinin gizli koduymuş.  5 alfabenin beşinci harfini yani E’yi temsil eder. OE ise, Österreich, yani Avusturya sözcüğünün ilk sesidir. Kuzeye Kulesi’nin tepesinde nefis bir manzara vardır. Buraya asansörle de çıkabilirsiniz. Tepede göreceğiniz 20 tonluk çan sadece özel günlerde kullanılmaktadır. Pazar günleri ve tatilde saat 10.15’te ayin yapılır. Temmuz ve ağustos aylarında ise 09.30’da yapılıyor. Değişik bir hava oluyor. Denk getirebilirseniz deneyimleyin derim.

Hundertwasser Haus

Turistlerin büyük ilgisini çeken, rengarenk ve tuhaf Hundertwasser Haus, mimari püristler tarafından pek kabul görmemiş. Avusturya’nın en sevileni olmasa da, en iyi bilinen sanatçısı Friedensreich Hundertwasser’e aittir. Dalgalı dış cephesiyle dikkat çeken 52 apartman dairesi, parlak boyalı kiremitler, seramikler ve soğan kubbelerle dekore edilmiş. İçinde ağaç var desem inanır mısınız ?

Prater

Avusturya’nın en eğlenceli noktalarından birisi. Tekerlekli patenler, diskolar, atış alanları, restoranlar ve bira salonlarıyla dolu eski eğlence parkı Wurstelprater’e ulaşmış olursunuz. Bu park 10.00 ile 00.00 arası her gün açıktır. Prater’deki Riesenrad’ın da payı vardır. Bu dönmedolap 1897 yılında yapılmış ve 65 mt yüksekliğindedir. Dünyanın en eski ve büyük dönmedolaplarından birisidir ve manzarası mükemmeldir. Bu parkta ayrıca bir çok adrenalin ve eğlence alanı vardır.