İstanbul’dan 2 saat uzaklıkta Avrupa kıtasındaki komşularımıza en yakın ve hatta sınıra yakın olması nedeniyle Bulgar ve Yunan turistin ağırlıkta olduğu mükemmel haftasonu rotası Edirne’ye kısa bir göz atalım mı ne dersiniz ? 3 günlük yolculukta gez gez bitiremediğim ve yine gitmek için bol sebebimin olduğu Edirne’de bakalım ne var ne yok kısa kısa bakalım mı ?
- Nüfus : 402.537
- Meriç, Tunca nehirleri var.
- Trakya’nın bütün mirası bu şehirde yer alıyor.
- 612 tarihi eseri var Edirne’nin
Edirne’de Gezilecek Yerler
Selimiye Camii
Selimiye Camiinin Yapılış Fikri
II. Selim, Mimar Sinan’a, “Rüyamda, Peygamberimiz efendimiz bir cami istedi” deyince Mimar Sinan cami yapımı için çalışmalara başladı ve padişah caminin İstanbul değil Edirne’de yapılmasını emretti.
Mimar Sinan ve II. Selim Edirne’ye giderler ve cami yapımı için son kararlar verilip caminin yapımına 1569 senesinde, yüzlerce kurban kesilerek başlanır. Kurban etleri fakir fukara garip gurebaya dağıtılır.
Selimiye Camiinde Kullanılan Harcın Sırrı
Selimiye Camiini harcı tavuk yumurtasıdır ve sırf bu iş için Edirne Karaağaç’ta büyük bir çiftlik kurulur ve yumurtalar kum ve kil ile karıştırılıp caminin harcında kullanılır.
Mimar Sinan’ın ustalık eseridir Selimiye Cami. Kanuni’nin oğludur aynı zamanda Sultan Selim yani Hürrem Sultan’ın oğludur.
Selimiye Camisi, Mimar Sinan tarafından 1569-1575 yılları arasında inşa edilmiştir. Mimar Sinan, 80 yaşındayken inşa ettiği bu camiyi “Ustalık Eseri” diye adlandırmaktadır. Selimiye Cami ve Külliyesi, 16. yüzyılda Sultan II. Selim adına yaptırılmıştır. Mimar Sinan’ın mimarlık sanatının en görkemli eserlerinden biri olan ve insanın yaratıcı dehasının en güzel örneği olan Selimiye Cami; teknik yapısı, boyutları ve estetik değerleriyle yapıldığı dönemin ve sonraki dönemlerin en eşsiz eserlerinden biri olmuştur. Kesme taştan yapılan cami; sahip olduğu çini, ahşap, sedef süsleme uygulamaları ve özgün kalem işleri ile Osmanlı mimarisinin; mihrap ve minberin mermer işçiliği, çini süslemeleri ile 16. yüzyıl çiniciliğinin en güzel örneklerindendir. Yüksekliği 43.28 metre ve çapı 31.30 metre olan kubbesiyle ilgileri üzerine çeken Selimiye Cami, 2012 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi’ne dahil edilmiştir.
Selimiye Camiinin Anlaması Zor Sırları ve Mesajları
O güne kadar dünyanın en büyük kubbesi tam 30.5 metre çapında olan Ayasofyadır. Sinan bunu 1 metre daha büyütüp Selimiye Camii’nin kubbesini tam 31.5 metreye çıkarır ve altında bu kubbeyi taşıyan ne bir kolon ne de başka bir şey vardır. Yani tam bir mimarlık harikasıdır Selimiye.
Selimiye Camii yapımı için tam 14.00 işçi ve 400 kalfa çalışmıştır ve 6 yıl sürmüştür.
Selimiye Camii külliyesiyle birlikte 2200 m2 dir..
Edirne de nereden bakılırsa bakılsın bakanları Selimiye Camii ihtişamıyla karşılar.
Minarelerin şerefelerine çıkan kişiler birbirlerini hiç görmez.
Selimiye caminin tek kubbesi islamın birliğini simgeler.
Pencerelerinin 5 kademeli oluşu İslam’ın şartlarını
Dünyada 3 farklı ülkeden görülebilen başka bir yapı yoktur, bildiğiniz gibi Selimiye Yunanistan, Bulgaristan ve Ülkemizden görülür.
Selimiye caminin pencerelerinin 99 tane oluşu Allah’ın 99 adını
Selimiye caminin vaaz kürsülerinin 4 tane oluşu 4 hak mezhebi temsil eder.
Selimiye caminin külliyesinde 32 adet kapının oluşu İslam’ın 32 farzını temsilidir.
Selimiye caminin arka minarelerindeki 6 yol olması imanın şartlarını
Selimiye caminin minarelerindeki 12 şerefe Osmanlı Devleti’nin 12 padişahını simgeler.
Mimar Sinan çok tevazuh sahibidir ki Selimiye camii bittiğinde kitabeye kendi ismini bile ben kim oluyorum der ve yazdırmaz.
Saraçlar Caddesi
Saraçlar Caddesi, bir zamanlar burada bol saraç bulunduğu için bu ismi almış. Tabii zamanla saraçlar kalmamış. Edirne’nin en işlek caddesi olarak biliniyor. Yunan ve Bulgarların en çok ziyaret ettiği ve alışveriş yaptığı merkez. Dükkanlar, restoranlar, kafeler burada bulunuyor.
Adalet Kasrı
Meşhur Kırkpınar yağlı güreşlerinin yapıldığı Sarayiçi’nde yer alan Adalet Kasrı, Kanuni döneminde kanunların yazıldığı ve yayınlandığı yer olarak biliniyor. Benim Edirne yolculuğumda hemen yanındaki köprüde restorasyon çalışmaları vardı. Bu sebeple yakından bir çekim yapamadım. Fakat fotojenik bir yer gerçekten.
Şükrüpaşa Anıtı
Burası Edirne savunmasını en iyi anlatan nokta. Balkan Savaş Müzesi ve 1913 anıt müzesi olarak bilinen yer de Edirne savunmasını canı pahasına yapan Şükrü Paşa’nın bir de anıtı bulunuyor. Şükrü Paşa’nın anıtı buraya daha sonra getirilmiş. Bu arada anıt müzede Edirne halkının elinde olan eşyalar toplanmış ve buraya bağışlanmış. Bu yüzden 1913 yıllarına ait bir çok hatırayı burada gözlemleyebilirsiniz. Şükrü Paşa’nın söylediği sözü ise orada görebilirsiniz.
“Düşman savunduğumuz hatları geçdikten sonra ölürsem, kendimi şehit kabul etmiyorum. Beni mezara koymayın, etimi kuşlar ve itler çeke çeke yesinler. Fakat, savunma hattımız bozulmadan şehit olursam, kefenim, lifim ve sabunum çantamdadır. Beni bu yere gömeceksiniz ve gelecek nesiller üzerime bir abide dikecekler.”
Uzunköprü
3 kıtaya hükmeden Osmanlı ocağının, osmanlı topraklarındaki ilk eser Uzunköprü. Unutulmaz miraslardan birisi ve günümüzde hala sapasağlam ayakta duran bir köprü. Ergene Köprüsü’nün hemen kıyısında bulunan bir yer. Uzunköprü adını eşsiz köprüden alır. Sultan II.Murat tarafından Ergene kentinde kuruldu. Bu arada Ergene, Rumeli tarafındaki ilk türk kenti. Hikayesi ise şöyle efendim. II.Murat Varna seferinden dönerken, ergene nehrini geçememiş ve buraya bir köprü yapılmasını emretmiş. 1425 senesinde inşaasında başlanmış. 1444 yılında tamamlanmış. 174 kemerli, 1293 metre uzunluğunda. adını ilçeye vermiş. 1917 yılında bölgenin adı Uzunköprü olmuş.
Ali Paşa Çarşısı
Mimar Sinan’a yaptırılan bir yer. Kırmızı beyaz taşları ile meşhur bir çarşı.
Edirne’nin ticari hayatı burada geçiyor. Halkın ağırlıklı tercih ettiği çarşıda 130 dükkan var. Evliya Çelebi seyahatnamesinde çarşı için “kandillerin yandığı yer, 60 gece bekcisi bekler” demiş.
Eski Camii
İnşaasına 1403’te başlanmış, 1414’te tamamlanmış. Tüm iç duvarlarda olan hat yazmaları. duvarların üzerindeki simsiyah yazılar, güçlü bir mabed oluşturuyor. Camii içinde ayrıca Kabe’den gelen taş var.
3 Şerefeli Camii
Sultan II.Murat tarafından yapılmış bir camii. 1447 yılında ayakları felçli konyalı bir mimarı tarafından yapılmış. Mimarisi direkt kendini belli eden güzel bir camii.
Büyük Sinagog
Edirne Büyük Sinagogu, Avrupa’nın en büyük ve dünyanın üçüncü büyük sinagogudur. 1492 yılında II. Bayezid’in fermanı üzerine yapılan ve İspanya ile Portekiz’den Edirne’ye yerleştirilen Yahudiler‘in 13 sinagogu, 1903 yangınında tahrip olunca 1907 yılında Yahudilerce kutsal kabul edilen Büyük Sinagog inşa edilmiştir. Büyük Sinagog, Viyana Sinagogu örnek alınarak Fransız mimar France Depre tarafından inşa edilmiştir.
Muradiye Camiisi
Mevlevihane olarak da bilinen Muradiye Camisi, olağanüstü yapıya sahip çinileri ile ünlüdür. 1426 yılında Sultan II. Murat tarafından yaptırılmıştır. İlk olarak Edirne Mevlevihanesi olarak yaptırılmış olup, sıbyan mektebi ve Mevlevi teknesi günümüze kadar ulaşamamıştır. Muradiye Cami sade bir dış cephe mimarisine sahip olmakla birlikte zengin bir iç mimariye sahiptir. İç mimarisini, Osmanlı dönemindeki çini sanatına özgün mavi-beyaz altıgen çiniler ile kaplanmış duvarlar oluşturmaktadır.
Bahai Evi
Bahailer için Edirne ve Bahaullah’ın burada kaldığı evler kutsaldır ve buraya “Arz-ı Sır” veya “Sır Kenti” adını verirler. Müslümanlar için Kabe’nin anlamı neyse, Edirne de Bahailer için aynı anlamı taşır. Çünkü Bahaullah o dönemde Osmanlılar’ın sınırları içinde olan İran’dan 1864 yılında, önce İstanbul’a, sonra Edirne’ye gelmiş ve Edirne’de yaklaşık 4,5 yıl yaşamıştır. Ayrıca Bahailik dininin dünyaya ilk duyurusunu Edirne’den yaparak; beklenen imam mehdiliğin Allah tarafından kendisine gönderildiğini buradan bildirmiştir. Dünyanın her tarafından ziyaretçiyi her mevsimde ağırlamaktadır.
Has Yunus Bey Türbesi
Osmanlıda 1453-1456 yılları arasında Kaptan-ı Deryalık yapan Has Yunus Bey yeni kurulan Osmanlı donanmasının komutanlığını da yapmıştır. Has Yunus Bey görevde iken Enez kasabası Osmanlı himayesine geçmiştir. Kabrinin Enez’deki Osmanlı mezarlığında olduğu söylenmektedir.
Halk arasında, türbenin Fatih Sultan Mehmet’in kaptanı Yunus Bey’e ait olduğuna, Enez’in fethi sırasında şehit olduğuna inanılmakta ve türbesinin bulunduğu yere defnedildiği rivayet edilmektedir. Ayrıca kasabadaki Müslüman halk tarafından ‘Makam Türbe’ olarak yaptırılmış olabileceği de düşünülmektedir.
Karaağaç
Karaağaç’ta gezilecek yerlerin başında Lozan Anıtı ve Müzesi, Trakya Üniversitesi Rektörlük Binası ve Kara Tren bulunuyor. Lozan Anıtı, Karaağaç’ın tekrar Türk topraklarına kazandırılmasını temsil ediyor. Bölgede bir de tarihin detayını anlatan Lozan Müzesi bulunuyor.Karaağaç’ta bulunan tren garı ise II.Abdülhamit tarafından yaptırılmış. İstanbul’daki Sirkeci Garı örnek alınarak inşaa edilmiş. Geçmişte Şark Ekspresi olarak da bilinen kara tren ise burada bulunuyor. Türkiye ile Yunanistan sınırında bulunan bu tren 1950’lere kadar kullanılmış. Günümüzde ise ziyarete açık bir kompleks.
Kırkpınar Güreşleri
Efsaneye göre 1346 yılında Orhan Gazi’nin Rumeli’yi ele geçirmek için düzenlediği seferler sırasında, büyük oğlu Süleyman Paşa 40 askerle Bizanslılar’a ait Domuzhisar’ın üzerine yürür. Baskınla burasını ele geçirirler. Öteki hisarların da ele geçirilmesinden sonra, 40 kişilik öncü birlik geri dönerler ve şimdi Yunanistan’ın topraklarında kalan Samona’da mola verirler. 40 cengaver burada güreşe tutuşurlar. Saatlerce süren güreşlerde, adlarının Ali ile Selim olduğu rivayet edilen iki kardeşin bir türlü yenişemedikleri görülür.
Daha sonra bir Hıdrellez gününde, Edirne yakınlarındaki Ahıköy çayırında aynı çift yeniden güreşe tutuşurlar. Bütün bir gün güreşmelerine rağmen yine yenişemeyen kardeş pehlivanlar, gece boyunca da mum ve fener ışığında mücadelelerini sürdürmeye devam ederler. Ancak solukları kesilerek oldukları yerde can verirler.
Arkadaşları onları aynı yerdeki bir incir ağacının altına gömerek oradan ayrılır lar. Yıllar sonra ise aynı yere gittiklerinde iki pehlivanın mezarlarının bulunduğu yerde gür bir pınar görürler. Bundan sonra halk orada yatanların anısına o yöreye, “Kırkpınar” adını verirler.
I. Murat, Edirne’nin alınmasından sonra Edirne’de güreşçiler tekkesi kurmuş ve bundan böyle de her sene güreş yapılması bir gelenek haline gelmiştir.
Bir başka iddiaya göre ise Kırpınar Güreşleri’nin tarihçesi çok daha öncesine dayanır. M. Atıf Kahraman’ın aktardığına göre Sarı Saltuk Bizans’ın ve Bulgarların içinde bulunduğu karmaşadan yararlanarak 1261’de Edirne’yi Bulgarlardan aldı. Sarı Saltuk 40 yıl Edirne’de kaldıktan sonra Dobruca’ya gitmek zorunda kaldı ve burada vefat etti. Bunun üzerine Bizans hükümdarı Andronikos, oğlunu Edirne’ye vali yaptı. Bu iddiaya göre kendisi de bir pehlivan olan Sarı Saltuk Osmanlılardan önce Kırkpınar Güreşleri’ni ilk düzenleyen kişidir.
Sağlık Müzesi
Edirne’de görülecek yerlerin başında geliyor kesinlikle. 1484 yılında II.Beyazıt’ın talebiyle yapılmış bu Darüşşifa. 1 veya 2 kısımdan oluşuyor genelde Darüşşifalar o dönemde. Fakat burası 3 dönem. Bu külliyede şuruphane, çamaşırhane, mutfak, ilaçhane kısımları yer alıyor. Altıgen ve geniş olan avluda hastaların hava alması planlanmış. Ayrıca iç mekanın kubbe olması ve tepesinde fener olması da ferah bir iç mekan olarak tasarlanmış. 4 yazlık ve 6 kışlık kısım bulunan Darüşşifa’da hoş koku, müzik ile tedavi amaçlanmış.Tek koridor olarak yapılmasının nedeni ise az personelle bir koridora bağlanan tüm odalara daha pratik bir bakım amaçlanmış. Bu arada bu darüşşifa’da ücret asla ödenmezmiş. Gerçekten Allah rızası için yapılıyormuş yani. Hastalar doktor, ilaç ve yatak ücreti asla ödemezlermiş. Hatta pazartesi ve Perşembe günleri halka ücretsiz ilaç dağıtılırmış. Ee tabi günümüzdeki samimiyetsizliklerden şimdi hepimizin aklına ihtiyacı olmayan da alıyor o zaman diyebilirsiniz. Fakat durum öyle değil. Hasta olmadığı halde ilaç alırsa birisi ve onu satarsa lanetleneceğini bilirmiş. Bu yüzden de dikkat edermiş halk. Vicdan !
Bu Darüşşifa’da 21 görevli olduğu tahmin ediliyor. 30 35 hasta olurmuş genelde de. Haliyle 1 hastaya neredeyse 1 görevli düşecek gibi. Ne büyük lüks değil mi ? Hastaların profili ise genelde tüccarlar ve yoksullardan oluşuyor. Ticaret kervanlarının ve seyahat edenlerin uğrak yeri olan darüşşifa’da gelen kişiler önce yıkanır, sonra tek tip temiz kıyafet verilirmiş.
Bir Darüşşifa Hikayesi..
bir genç gelmiş.
ne yapsalar olmamış.
bir yandan nabız tutarken bir yandan çocuğu gözlemlemiş ve konuşmuşlar.
önce hekim bögledeki tüm mahalle isimlerini saymış. br mahalle isminde kalbi hızlanmış gencin. sonra o mahallenin muhtarını çağırmışlar. Muhtarı gelmiş. tüm sokakları saymış. Bu sefer bir sokakta hızlanmış kalp. Sonra kız isimlerini saymış o mahalledeki. ve sevdalandığı kızda heyecanlandığını görünce o kızı isteyin demiş doktor..
Her hastanın yiyecek içeceği farklı. Önce vücudu yormamak için uygun besin veriliyor. Sonra çok özel ilaçlar veriliyormuş. Çiçek aşısı bile buradan çıkmış. İngilizler konuyu merak ediyor ve test etmek için idam mahkumlarını öne atıyorlar. Hasta mahkumlara zaten öleceksiniz aşı olun diyorlar. aşı tutarsa serbestsin diyorlar. Mahkumlar aşıyı kabul ediyor. Ve devamında iyileşiyorlar. Böylece aşı tüm Avrupa’ya yayılmaya başlıyor.
Ve en önemlisi ! Akıl hastaları dünya genelinde yakılırken, bu darüşşifa’da akıl hastalarına müzik tedavisi, koku tedavileri, meşguliyet tedavileriyle iyileştirilmeye çalışılmış.
Meriç Nehri ve Köprüleri
Edirne merkez’den Karaağaç’a doğru giderken köprüler üzerinden geçersiniz. Meriç ve Tuna nehirlerinin üzerinde bulunan köprülerde bulunan balkonlardan zamanında padişahlar manzara izlermiş. Bu açıdan pek kıymetli bir yer açıkçası. Bu balkonlarda manzaralar kadar bir diğer güzel mesele ise tavan resimleri. Köşk balkonlarından manzaraya bakarken tavana da bakın lütfen.
Edirne’de Nerede Ne Yemeli ?
Ciğer : Aydın, Niyazi ve Akgünler’de ciddi bir rekabet var. Ve herkes farklı farklı ciğerciler beğeniyor. Bence üçü de başarılı fakat benim tavsiyem Akgünler, Niyazi ve Aydın sıralaması.
Başka hangi yemek noktaları peki ?
- Ali İlte Kıyık Et
- Vargo Restoran
- Fesleğen Kır Bahçesi
- Küçük Ev Işıkları
- Balkan Lokantası
- Tatlı Konağı
- Dervişan Miskinler Kahvehanesi
- Şems Cafe
- Portokol Evi
- Mola Kahvaltı
- Limon Kahvaltı
- Tadım Kahvaltı
- Yeşil Sera Kahvaltı
- Tulipa Restoran ve Kahvaltı
- Lalezar Restoran ve Kahvaltı
Edirne’de Nerede Konaklamalı ?
- Taş Odalar
- Kervansaray
- Demircioğlu Camping