Karadeniz’de o bereketli topraklardan en çok ne çıkar diye sorsam muhtemelen ilk iki cevap çay ve fındık olacaktır. Üretimin %70’ini yurt dışına ihraç ettiğimiz bir değerimiz fındık. Hal böyle olunca onun üretimi, tedariği, taşıması da önemliydi. Ben de 2017 hasatı için İstanbul’dan yeni Courier Backline ile çıktım yola fındığın hikayesi peşine düştüm. İstanbul’dan Ordu’ya süren yolculukta fındığın bahçeden tüketiciye nasıl ulaştığına her adımda şahit oldum ve inanılmaz bir serüven ortasında buldum kendimi bir an da..

Ordu Ulubey Köylerine Doğru..

Ordu’da fındık bahçelerinin en çok olduğu bölgenin Ulubey olduğunu öğrendim. Burada Akoluk gibi küçük kasabalarda yolda kıvrılarak yol alıyorsun. Ve gerçekten büyük bir keyif alıyorsun bu yolda. Çünkü sağ saloun her yanında tek bir şey var o da fındık. Fındık hasatı Ordu’da Ağustos’un ilk haftasında başlıyor ve Eylül’ün ortalarına kadar devam ediyor.

Bahçeden Fabrikaya..

Fındık bahçelerine girdiğim ilk şahit olduğum durum işçilerin çok neşeli bir şekilde çalışması oldu. Herkesin keyfi yerinde, bir yandan sohbet ediyor bir yandan bellerine bağladıkları sepete fındıkları atıyorlardı. Fındıklar sepetlerde toplandıktan sonra büyük çuvallara koyuluyor ve harmanda kurutulmak üzere yola çıkıyor.

Harmana gelindiğinde, kapsül (çotanat) şeklinde yaprağıyla gelen fındıklar harmanda 3 ile 7 gün arasında kurutuluyor. Bu kurutma işleminden sonra patoza giriliyor ve artık kabuğuyla kalan fındık kalıyor elimizde. Kabuklu fındık da ayrıca 3 gün daha kurutuluyor. Bu kurutma esnasında tırmık ile sürekli fındığın yeri değiştiriliyor. Bunun sebebi ise güneş fındığın her tarafına vursun ki, fındık işlenebilir duruma gelsin. İyice kurusun. Ve bu son kurutmadan sonra yine çuvallara koyuluyor ve fabrikayaya doğru yola çıkıyor fındıklar.

Fabrikadan Tüketiciye..

Fındığın bir çok çeşidi var. Fabrika’ya geldikten sonra ihtiyaca göre değerlendiriliyor.Kimisi kırılıyor, kimisi doğranıyor, kimisi çekilip toz haline getiriliyor. Yavaş yavaş tüketici için hazırlanıyor artık. Tesislerde genellikle kırılma sonrasında kabuk ile fındığı ayıklama kısmında kadınlar çalışıyor. Bunun sebebi ise kadınlara elden geldiğince rahat bir çalışma ortamı sağlamak içinmiş. Bant başında bekleyen kadınlar çöp ile fındığı ayırdıktan sonra tekrar fındık içlerini çuvallara koyuyorlar. Çuvala koyulan fındık son kez kavruluyor ve artık vakumlu paketlerde tezgahlarda yerini alıyor..

1800 km yolculuk yaparak İstanbul’dan Ordu’ya süren fındığın hikayesi böyleydi. Courier ile fındık peşinde süren yolculukta aracın bluetooth ve usb özellikleri ile yol biraz daha eğlenceli bir yol aldı. Fındığın bahçesinden tüketiciye gelen bu sürecin bir çok anına şahit oldum. Ve gerçekten çok ciddi bir emek ve alın teri var bu işte..

Bu yazıyı hazırlamamda katkısı olan, fabrikasını açan ve bahçelerini ziyaret etmeme yardımcı olan Poyraz Fındık’a ve Mustafa Poyraz’a çok teşekkür ederim.

Yorumlar