Gerçek bir sanat..
Hikayesiyle güzeldir her şey..
Orta Anadolu’yu boydan boya sulayarak Karadeniz’e dökülen Kızılırmak, bu topraklara binlerce yıldır bereket taşıyor. Bölgede Hititlerden beri sürmekte olan çömlekçilik geleneği, bugün Avanos’ta hala başlıca geçim kaynağı ve büyük bir el sanatı.
Kızılırmak’ın getirdiği kırmızı toprak ve mil, seramik çamurunun temel ham maddesini oluşturuyormuş. Bundan sonrası ise yetenekli ustalarımızın ellerinde. Hititlerden bu yana da en kıymetli hediyelik eşya. Avanos’ta hala babadan oğula geçen büyük bir sanat çömlekçilik.
Avanos, çömlekçilik yapımında Türkiye’nin önde gelen merkezlerinden kesinlikle. Avanos’ta Venessa Seramik firmasında bir tur atma imkanım oldu. Gökhan ve Erhan ustalarla çömlekçiliğin biraz detayına indik..
Çömlek Nasıl Yapılır ?
Elinize aldığınız bir kasenin yapımı bile günler sürüyor. Bu büyük el sanatının imalathaneden tezgaha vitrine çıkması 5 aşamadan oluşuyor.
1 ) İlk olarak ustanın elinden tasarım halinde çıkan beyaz çamur olarak bisküvi denilen beyaz tabaka oluşturuluyor.
2 ) Bisküvi oluştuktan sonra fırınlama işlemi yapılıyor ve fırçalarla desenler çiziliyor.
3 ) Çizilen desenler üzerine tek tek boyalama işlemleri yapılıyor.
4 ) Boyalama işlemi bittikten sonra,sır denilen cam tazouyla kaplanıyor.
5 ) Cam tozuyla kaplandıktan sonra, 1040 derecede fırına veriliyor. 16 saat süren fırınlama süresi sonrası, sır eriyor ve alttaki desenlere rengini daha canlı şekilde veriyor. Bunu sonrasında, dekoratif amaçlı veya kullanım amaçlı kullanabilirsiniz.
Benim en sevdiğim çömlek ürünü bir klasik..
Bu ürünün şöyle bir hikayesi var. Hititler çok tanrılı bir topluluk. Her kazandıkları savaşta düşmanın tanrısını da artık kendi tanrıları olarak sayıyorlar. Böylece lanetlenmekten kaçındıklarını düşünüyorlar. Fakat Hititler tanrı olarak ilk güneşi benimsiyorlar. Hititler tanrıları olan güneşi temsil etsin diye de bu testiyi yapıyorlar. Bu yüzden de testinin ortası boşluk. Testinin ismi de Hitit güneş testisi olarak biliniyor.
O dönemlerde kullanım amaçları biraz farklı. O dönemlerde su veya şarap koyalarmış içine. Gün doğmadan önce bulundukları tepenin en üstüne çıkarak testiyi güneşin doğacağı yöne doğru koyuyorlar. Doğan güneşin ışığı bu testinin ortasından geçtiğinde inançlarına göre güneş bu şarabı veya suyu kutsamış oluyor. Genelde dini törenlerde veya savaşlarda kullanılıyor bu testi. Genelde dini törenlerde halkın kutsanması için kullanılmış. Bir de, erkekler savaşa gitmeden önce, erkekler kendilerini savaş alanında güçlü, kudretli ve onurlu hissetsinler diye kadınlar testiyi kollarına takar ve önlerinde eğilerek servis yaparlarmış. Bu testinin orjinali Ankara’da Medeniyetler Müzesinde sergileniyor. Orijinal rengi de bu renk. Üzerindeki işlemelerde Hititlerin değerlerini simgeliyormuş.