Türkiye’nin en keyifli, huzurlu noktalarından birini anlatmaktan gurur duyuyorum efendim. Sanki şov girişi gibi oldu değil mi ? 🙂 Neyse düzeltiyorum. Türkiye’nin en güzel sahil şeritlerinden birinden bahsetmek istiyorum. Milattan önce yaşamın olduğu bu özel topraklarda gezmek de, yüzmek de bi farklı. Hadi gelin sırasıyla anlatayım sizlere Assos’ta ne var ne yok beraber bakalım.
Assos’ta Gezilecek Yerler
Behramkale : Antik şehir ve tiyatronun bulunuduğu Antik Limana tepeden bakan ve 2,5 km uzaklıkta olan dar sokakları ile meşhur bir yer. Behramkale Assos’un en turistik noktalarından birisi. Alışveriş için hediyelikçileri, dondurmacıları ve kahvecilerinin çoğu burada. Assos’a geldiyseniz olmazsa olmaz bir nokta kesinlikle.
Antik Şehir : Behramkale’nin zirvesinde bulunan bir ören yeri. Zamanında Athena adında büyük bir tapınak varmış burada. Tabi artık günümüze sadece kolonları gelmiş durumda. Ama ören yerinde eskiden nasıl olduğunu görmeniz açısından bir maket bulunuyor. Midilli manzarası ile son derece stratejik bir noktada olan bir yer. Müze kart ile veya 10 TL ödeyerek buraya giriş yapabiliyorsunuz. Bu arada, kaya kertenkelesi de kayalar üzerinde çok göreceğiniz zararsız sürüngenler. Bir de, bu taşların tipi çok sağlam olduğu ve zamanında lahit yapımında kullanıldığı için insan yiyen denirmiş. Burada zamanında bir kazı yapılmış. Zamanında dediğim 1881-1883 yıllarında. Bu dönemde yapılan kazılarda çıkan eserler ve kalıntılar Fransa Paris Louvre Müzesi ve Boston Müzesi’ne götürülmüş. Daha sonra yapılan kazılarda çıkanlar ise İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor.
Amfi Tiyatro : Zamanında 2500 kişiyi alan bir tiyatro burası. Hatta bir dönem gladyatör savaşlarının da yapıldığı bir yer. Hatta bunun için yapılan korkuluk kısımlarını da görebilirsiniz. Burada beni en çok şaşırtan ise, kanal sistemiydi. Yağmur sularının taşma yapmaması için geniş su kanallarının olması ve bunu o dönemde düşünüp uygulamaları binlerce yıl sonra bana kadar gelmesi ve şaşırtması gerçekten çok ilginç.
Babakale : Asya kıtasının en batı noktası burası. Hatta dünyada 2 yer var gittiğiniz zaman buraya geldiniz dercesine sertifika veriliyor. Bunlardan birisi Lizbon ( Avrupa kıtasının en batısı ) diğeri ise Babakale ( Asya kıtasının en batısı ). Buraya geldiğinizde muhtardan sertifika da alabilirsiniz. Osmanlı döneminden kalma bu küçük balıkçı kasabasında görülecek en büyük eser kale aslında. Midilli Adası’nda bulunan kaleye rakip olarak yapılan kale boğazın zamanında güvenliğinden sorumlu yerlerden biriymiş. Rakı balık, kahve mekanlarının olduğu Babakale Assos merkezine 27 km uzaklıkta.
Adatepe ve Yeşilyurt Köyleri : Buralara kadar geldiyseniz bu iki önemli köye de mutlaka uğrayın derim. Türkiye’nin en iyi korunmuş köyleri bunlar. Gezdikçe, sokaklarında dolaştıkça büyük keyif alırsınız. Daha fazla detay için buraya tıklayarak Adatepe yazısını da okuyabilirsiniz.
Kadırga Koyu : Assos’ta denize nerede girilir sorusunun açık ara cevabı burası. Zamanında Osmanlı döneminde Midilli Adası’na giden teknelerin yanaştığı yermiş. Günümüzde ise kumu ve deniziyle Assos’un denize koşarak girme noktası.
Assos Tarihi
Assos, Edremit Körfezi ile Lesbos Adası’nın (Midilli) karşısında, bir volkanın eteğinde, Andezit Kayalıkları üzerinde kurulmuş, Antik Çağların önemli yerleşim merkezlerindendir.
Assos’da kesinlik kazanmaması ile birlikte Tunç Çağı’nda (M:Ö.3000-1200) burada yaşayanların olduğuna dair arkeolojik kalıntılar bulunmuştur. Homeros, Tiria’nın güneyinde Leleglerin yaşadığını, bunların Troia Savaşı’nda bölgede denizcilik ve korsanlık yaptıklarını belirtmiştir.
M.Ö.VII.yüzyılda, Thrakia ve Mysialıların yerleştiği Güney Troias, Lesbos(Midilli) üzerinden gelen Aioller tarafından işgal edilmiştir. Bu dönemden söz eden Strabon da, Methymna’lı göçmenlerin Assos’a yerleştiklerini ve Assos’un 20 km. doğusunda yarı barbar bir kavim olan Gargaralıların kenti Gargara’ya da değinmiştir.
M.Ö.560’da bütün bu yöre Lydialıların eline geçmiş ve Batı Anadolu kentleri gibi Assos’da onların satraplığına bağlanmıştır. Ancak Salamis’de Perslerin yenilmesi ve İskender’in Anadolu’ya gelişi ile bağımsızlığına kavuşmuştur.
M.S.5.yüzyılda Atina’nın güçlenmesi sonucunda Delos Deniz Birliği kurulmuştur (MÖ.478). Phokaia, Samos, Teos, Pitane, Miletos, Lesbos gibi İon ve Aiolia’nın güçlü kentleriyle birlikte kurucu üye olarak Assos’da bu birliğe katılmıştır.
M.Ö.412’de Pers kralı Dareios ile antlaşma uyarınca Ispartalılar, onların Anadolu kıyılarında yeniden güçlenmeleri için yardım etmişlerdir. Böylece Ispartalı Nauarkhos, Lysandros’un yardımı ile Persler, Atina donanmasını M.Ö.407’de yenmiş, bunun ardından gelen Aigos Potamos yenilgisi (M.Ö.405) ile Batı Anadolu kıyılarında yaşayanlar yeniden Perslerin egemenliğini kabul etmek zorunda kalmışlardır.
M.Ö.387 yılında yapılan Antalkidas barışından hemen sonra aslen tüccar olan Eubolos kendisini Assos kralı ilan etmiş ancak, ölümünden sonra hizmetkarlarından Hermesias yönetimi ele geçirmiştir.
Hermesias’ın bağımsızlığı M.Ö.345 yılına kadar sürmüş, davetini kabul ettiği Pers generallerinden Rhodoslu Memnon tarafından esir alınarak sorgulanmak üzere Pers başkentine göndererek çarmıha gerdirmiştir.
M.Ö.334’de İskender Granikos Çayı kenarında yaptığı savaşta Persleri yenerek bölgeyi onların egemenliğinden kurtarmıştır. İskender’in ölümünden sonra Assos, onun komutanları ile Seleukoslar arasında pazarlık konusu olmuştur. Assos yöresi bir ara Troias’ı işgal eden Galyalıların eline geçmiştir.
Bergama krallığının güçlenmesi ve M.Ö.216’da Arisbe’de yenilmeleri üzerine Galyalılar yöreden çıkarılmıştır. Bundan sonra Assos Bergama krallığı ile birleşmiş, bu durum M.Ö.133’e Attalos’un krallığını vasiyet yoluyla Roma İmparatorluğu’na bırakmasına kadar sürmüştür.
Roma döneminde Assos büyük gelişim göstermiştir. Assos’u ziyaret eden St.Paul ve St.Lukos, kentin Hıristiyanlığı kabul etmesinde etkili olmuştur. Anadolu’da Hıristiyanlığı en erken kabul eden kentler arasında Assos’da yer almıştır.
Haçlı Seferleri sırasında Federik Barbarossa Çanakkale Boğazı’nı geçtikten sonra Assos ve çevresini tahrip etmişlerdir. 4.Haçlı Seferinde de İmparator Balwin’in kardeşi Hendi de Hainault kenti ele geçirmiş ve bundan sonra Assos 20 yıl Frankların yönetiminde kalmıştır.
Bizanslı komutan Makhron Yönetimindeki Assos, 14.yy başlarında Osmanlılar tarafından ele geçirilir.
Assos çevresinde kenti besleyecek verimli toprakların olmayışından hayvancılık, meyva, şarap ve zeytincilik geçim kaynağı olmuştur. Bunun dışında demir ve gümüşü işlemişlerdir. Nitekim akropolün doğu yamaçlarında demir cevheri bulunmuştur. Liman hizmetleri, gümrük bir başka gelir kaynakları idi. Assos’un koruyucu tanrısı Athene idi. Onun dışında Hermes, Tykhe, Asklepios da saygı gören Olympos tanrılarındandı.
Assos sikke basımına M.Ö.VI.yüzyılın ilk yarısında başlamıştır. Çoğunlukla sikkelerin yüzünde Athena başı, diğer yüzünde grifona yer verilmiştir. Bunun yanı sıra Medusa başı, arslan başı, üzüm salkımı, kuğu tiplerine sikkeler üzerinde yer vermişlerdir.
Assos’ta Yeme İçme Meselesi ?
Etem ile Aslı : İsmi çok tatlı değil mi ? Lezzetleri de öyle. Assos merkezine 15-20 dakika araç yolculuğu uzaklıkta bulunan bir mekan. Mezeleri, lezzetleriyle Assos’ta kısa sürede adından söz ettirenlerden burası. Fakat masa sayısı çok az bu sebeple rezervasyonsuz gitmeyin aman. Üzülerek de olsa, geri çevirmek zorunda kalabilirler.
Büyükhusun Sunaba : Assos’ta 2 akşam yemek yediğim ve gerçekten keyif aldığım bir yer Sunaba. Neden mi ? Öncelikle çok çok sakin bir kasabadasın. Ortalıkta tek ses arada geçen araç sesi ve 3 5 köpek sesi. Onun eşliğinde balık ve et seçeneklerinin olduğu ve alkol de alabileceğiniz güzel bir mekan. Çalışanları ve ortamı da son derece ambiyansa uygun bir yer. Assos’a geldiğinizde kesinlikle öneririm.
Assos Club Beyaz : Kadırga Koyu’nda bulunan hem denize girebileceğiniz hem biraz oturup sohbet edebileceğiniz Assos’un en güzel mekanlarından birisi. Kesinlikle öneriyorum.
Leb-i Derya : Assos’ta kalamar dendiğinde en çok önerilen mekan burası oldu. Deneyimlerden bana, benden size gelsin tavsiye.
Yahya Usta Dondurmacısı : Kadırga Koyu üzerinde bulunan Yahya Usta’nın dondurmasını özellikle de bal bademi denemenizi öneriyorum.
Behramkale Köy Kahvesi : Behramkale’de köy kahvesi kimine güzel kimine normal gelir o ayrı ama ambiyansı hissetmek açısından son derece önemli bir yer. Bölgenin ruhunu hissetmek benimsemek için çok önemli bir nokta.
Assos Kamp Alanları
Assos bölgesinin çoğu kısmı zeytin ağacı. Zeytin ağacından kalan kısımlar ise genelde sit alanı. Bu yüzden otelcilik sektörü biraz kısıtlı. Hal böyle olunca, kamp seçeneği ön plana çıkabiliyor burada. Bu sebeple sizlere minik bir liste yaptım. Nerede kamp yapılır listesi şöyle;
Athena Kamp : Athena, Kadırga Koyu’nda yer alıyor. Bungalov evleri, piknik alanları ve denize sıfır kendine özel bir plajı da bulunuyor.Çadırınız olmasa da buradan kiralayabilirsiniz.
Neverland : Otoparkı bulunan, denize sıfır çadırınızla güven içinde tatil yapabileceğiniz bir yer.
Serenay : Serenay bölgenin en çok bilinenlerinden. Kendi plajı ve restoranı da bulunuyor. Aklınızda olsun.
Gargara : Kamp alanı kiralayabileceğiniz, restoranı bulunan güvenli ve denizi güzel olan kamp alanlarından birisi.
Assos’ta Denize Nereden Girebilirim ?
Bana kalırsa aşağıdaki listede denize girilecek her plaj birbirinden kıymetli. Fakat yine de en çok Kadırga ve Sivrice Koylarını beğendim. İkisi de denizi ve ortamı açısından daha mutlu etti beni 🙂
- Akliman Plajı
- Yeşil Liman
- Koruoba Plajı
- Sivrice Plajı
- Kadırga Koyu
- Sokakağzı Plajı
Assos Konaklama Noktaları
Büyükhüsun Sunaba Kasrı : Bugüne kadar Assos’ta gün içinde gezer, Ayvalık’ta konaklama yapardım ama bu kez Sunaba Kasrı’nı tercih ettim, burada konakladım. Ne de iyi ettim. Ferah odaları, leziz restoranı , yüzme havuzu ve her şeyden önemlisi personelin güler yüzü ve konforuyla tekrar tekrar tercih edebileceğim bir yer Sunaba Kasrı. Assos’a 5- 10 dakika uzaklıkta Büyükhüsun Köyünde yer alan otel köyün aynı zamanda en büyük yapısı. Sessiz ve çıt çıkmayan bir köyde kendinizi gerçekten kasabada hissedebileceğiniz güzel bir yer Sunaba. Eğer yolunuz Assos’a düşerse mutlaka öneririm. Buarada burada beni en çok memnun eden mesele ise odalarda bulunan asma katlar. Keşke bir arkadaş grubuyla gelsem de sabaha kadar sohbet muhabbet etsem dedirtti gerçekten. Bu sebeple çocuklu aileler ve gruplar için son derece tercih sebebi bir yer bence.