Gel Sana Biraz Beypazarı Anlatayım
İstanbul’dan Ankara’ya giderken eski yoldan gittim demiştim ya hani..
O yol ne güzelmiş meğer yahu.
Yol üstü duraklarımdan Beypazarı’ndan bahsedeyim biraz.
Beypazarı’na geldiğinizde bir ana cadde ile giriş yapıyorsunuz ilçeye. Anadolu Kasabası diye bir kavram vardır ya hani, öyle bir yer Beypazarı.
Beypazarı’na gezmeye geldiysen Hıdırlık Tepesi’nden başlamalısın turlamaya. Hem şehri panoramik görme imkanın olur hem de tavşan kanı bi çay içebilirsin. Genelde büyük şehirler için duyduğumuz Hitit, Frig, Galat, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı için önemli bir ticaret merkezi Beypazarı için de geçerlidir. Tarihi eski ama tadı hala tarihten bir parçadır bu kasabanın.
Beypazarı’na geldiğinde Hıdırlık Tepesi ve İncirli Camii görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Özellikle İncirli Camii ahşap minaresi ile Karadeniz köylerinde ki camiileri hatırlatabilir sizlere. Beypazarı açık hava müzesi andırır. Benim için, Gölyazı, Cumalıkızık gibi özel bir kasaba.
Kasabanın en kıymetli bir müzesi : Yaşayan Müze
Abbaszade Konağı, bir güzel restorasyon görmüş ve müzeye dönüştürülmüş. Beypazarlı hemşehrilerin ortaklaşa dayanışmalarından yaratılmış bir müze. Konağın her odasında farklı hikayeler var. Bu dayanışmanın en güzel yanı, kasabada yaşayan ebru sanatçıları yaptıkları eserleri müzeye gelir sağlamak üzere satıyor. Konağın başka odalarında da hikayeler farklı. Teyzeler fal bakıyorlar, masallar anlatan amcalar, kına yakan teyzeler var.
Kasabada ayrıca, Cahide Gürsoyo ve Adalet Evi isimli iki müze daha var.
Neler var Neler ?
Bolu, Ankara, Eskişehir, İstanbul, Konya.. İnsanlar bir çok noktadan çıkıp geliyor haftasonları. Mardin’den alışkın olduğumuz telkâri gümüş sanatı burada pek yaygın. Oldukça şık hediyelikler alabilirsiniz. Tabi kendinize de ufak bir jest yapabilirsiniz :). Tabi kasabadaki tezgahları unutmayalım. Neler var Seymen tezgaharda diye sorarsan. Ohoo neler yok ki derim. erişte, kuşburnu, bitki çayları, helva, sarma, ceviz, reçeller, pekmez ve havuç ürünleri.. Ürünleri çünkü, Beypazarı’nda Havuç önemlidir. Beypazarı kurusu ve sodasını da unutmayalım.
Beypazarı ile ilgi şöyle bir şey duydum. Bir konağın kaç penceresi varsa, o kadar odası dolayısıyla da zenginliği vardır diye düşünülürmüş. Konakların alt kısmı taş üst katlar ise ahşap. Bunun mantıklı açıklaması ise şu, zamanında çıkan yangınlar nedeniyle, yangından az zarar görmek için böyle bir mimari çözüm getirmiş köylüler. Kıymetli eşyalar da taştan olan bu katta birikirmiş. Beypazarı’nda yaklaşık 200 yıllık 3000 civarı ev var.
Beypazarı, günümüzde modern olarak bilinen ebeveyn banyosunu ilk kulananlardandır. Aileler büyük olunca gelindi damattı derken bu yola başvurulmuş. Ayrıca, Beypazarlılar evlerine nazar değmesin diye bir tarafını özellikle yamuk yaparmış evin. Belki penceresi, belki bi duvarı. Ama mutlaka bir hata olurmuş.
Durum böyle..
Beypazarı sizi bekler efendim..