Hollanda şehirleri arasında çok fazla yeşil ve sonunu göremediğin dümdüz çiftlikler var. Bu çiftliklerin arkalarında ise nefis sahil kasabaları… Volendam başta olmak üzere Marken, Edam, Broek in Waterland ve Monnickendam’da Hollanda’nın orta çağ ruhuna ve güzellik yarışmasında birbirine rakip olmuş gibi yanyana dizilen evlerine rastlıyorsun.
Balıkçı kasabası Volendam… Aracı parkedip sahile giderken birbirine bakan evlerin olduğu dar sokakta koşmak istedim. Volendam bu bölgede bulunan en turistik kasaba. Nüfusunun büyük kısmını yaşlı insanlar oluşturuyor. Sahil kordonu sıra sıra cafeler, pub’larla dolu. Bu publar o kadar konsept duruyor ki, hangisine girsen aklın diğerinde kalabilir. O sebeple bir pazar gününü pek çok Amsterdamlı gibi Volendam’a ayırmanı tavsiye ederim. Denizinve balığın hakkını vermek için. Ne yapmalı? Smit-Bokum’da deniz ürünleri yedikten sonra, cafe de Boer’de manzaranın keyfini sürmeli!
Peynirin merkezi Edam… Eski bir liman kenti Edam. Peynir üretimi Edam’ın varlık sebebi desem yeridir. Küçük ama keyifle yürünecek bir kasaba. Volendam gibi süslü evleri ve nehir kenarında yürüyebileceğin yürüyüş parkurları var. Ne yapmalı? L’Auberge Damhotel’in spesiyallerine göz atmalı!
Marken sakinleri… Avrupa’da hep aynıdır ya hani. Kilisenin bulunduğu meydan ve çevreleyen küçük evleri. Marken’e Volendam üzerinden botlarla ulaşabilirsin. Burada ne müze, ne de görebileceğin tarihi bir değer var. Buranın esprisi, Hollanda’nın kasaba hayatına tanık olman. Ne yapmalı? Land en Zeezicht’te günü batırmalı, deniz mahsülü çorbası içmeli.
Kutu gibi evleriyle Monnickendam… Edam’a çok benzettim. Varlık sebebi peynir üretimi olan bölgelerden biri. Evler ise yine birbirinden güzel ve şık. Ne yapmalı?Posthoorn‘da bir ziyafete hazır olmalı!
Zengin ve yeşil Broek in Waterland… İlk tespitim zengin bir kasaba olduğu kesinlikle. Bu kasabanın meşhuru yeşili sanırım. Ufak kanallar ve dar sokaklarla bibirine bağlanan evler şunda mı yaşasak ya da bunda mı duygusu uyandırıyor insanda. Ne yapmalı? Kringloopwinkel bit pazarını gezmeli
Büyülü Zaanse Schans… Dillere destan güzellik veya saklı cennet derler ya öyle bir yer Zaanse Schans. Çok yel değirmeni gördüm Hollanda’da ama buradaki atmosfere rastlamak mümkün değil. 17. ve 18. yüzyıllarda yaklaşık 600 yel değirmeni varmış, aktif çalışanların sayısı 10. Her bir değirmen farklı bir amaca hizmet ediyor. Bunlardan en ünlüsü ise boya üretminde kullanılan De Kat. Gezdikçe kanal kenarlarında süslü eski evleri ve değirmenlerin büyüsüne kapılıyorum. Bu evlerden bazıları devlet tarafından korumaya alınmış. Müze, market gibi görevlerde kullanılıyor. Hani bazen tablolarda görürsün ya, arkada yel değirmeni önünde yemyeşil bir bahçe, otlayan inek veya keçi.. Hah! onlar burada işte! Ne yapmalı? Kereste yapımında kullanılan De Geekronde Poelenburg, Zaanse Tijd Müzesi görülecekler listesine girmeli, Catharina Hoeve’de peynir tadımına uğranmalı.