Nüfusu : 844.832

İklimi : Karasal

TÜLOMSAŞ Devrim Arabaları 

Filmi hepimiz izlemişizdir diye düşünüyorum. İzlemeyen varsa diye anlatayım biraz. Devrim Arabaları isimli bir filmde anlatıldığı gibi, 67 yılında Türkiye’de ilk kez otomotiv üretimi yapılıyor. Hem de 120 gün gibi bir sürede. 4 ayda 4 adet araç üretiliyor adına Devrim konuluyor. Ve araçlar Ankara’ya doğru yola çıkar.

Depolarında, trendeki güvenlik kuralları gereği hiç benzin bulunmayan Türkiye’nin ilk yerli otomobili devrim arabaları, o zamanlar Sıhhiye semtinde bulunan Ankara Demiryolu Fabrikası’na indirildi. Manevra imkanı sağlamak için depolarına yalnızca birkaç litre benzin kondu. Asıl ikmal sabahleyin Sıhhiye’deki Mobil Benzin İstasyonundan yapılacak, sonra da Meclis’e gidilecekti.

29 Ekim sabahı, Devrim arabaları motosikletli oldukça kalabalık bir trafik ekibinden oluşan eskortun arasında yola çıktı. Çıktı ama, eskorttakiler, benzin alma işinden haberdar olmadığı için, Mobil’e uğramadan yola devam ettiler. Meclis’in önüne gelindiğinde durum anlaşıldı, alelacele getirilenbenzin ilk otomobile kondu. İkinci otomobile benzin konacağı sırada Cemal Paşa Meclis’in önüne gelmiş ve Anıtkabir’e gitmek üzere 2 numaralı benzini henüz konamamış Devrim otomobiline binmişti. Yola çıkıldı. Fakat 100 m. kadar sonra motor öksürerek durdu. Cemal Paşa’nın ”Ne oluyor ?” sorusuna direksiyondaki Yüksek Mühendis Rıfat SERDAROĞLU sıkılarak ”Paşam, benzin bitti.” cevabını verdi. Paşa’dan özür dilenilerek 1 numaralı Devrim arabasına geçmesi rica edildi. Buna uyan Cemal Paşa Anıtkabir’e bu otomobil ile gitti. Cemal Paşa Anıtkabir’de araçtan inerken “Garp kafasıyla araba yapıyorsunuz, ama Şarklı olduğunuz için benzin koymayı unutuyorsunuz” diyerek hışımla aracı terkeder. Oysa, o aracı yapmayı başaranlar deposuna benzin koymayıda bilmektedirler elbette. Fakat, kimse aksiliğin yaşanan panikten kaynaklandığını cunta liderine anlatamaz veTürkiye’nin ilk yerli otomobili devrim arabaları daha doğdukları gün bizzat devlet eliyle öldürülürler. Arkalarında, kendilerine doğru düzgün bir teşekkür bile edilmemiş 23 tane gözüpek mühendisi bırakarak…

Odunpazarı Sokakları

Ankara Hamamönü, Karabük Safranbolu, Gaziantep Bey Mahallesi vs vs.. böyle uzar liste. Her şehrin eski bir bölgesi olur. Aşağıad Atlıhan El Sanatlarına kadar bahsedeceğim tüm lokasyonlar bu sokaklarda misafirlerini bekliyor. Odunpazarı Eskişehir’in ciddi bir cazibe merkezi artık. Butik oteller ve sokak aralarındaki hediyelik eşyacıları, restoranları ile şehrin hikayesini misafirlerine sunmak isteyen bir tarih noktası. Eskişehir’e geldiyseniz ve bu sokaklarda turlamadıysanız, bence kendinizi sorgulayın ben Eskişehir’i gezmedim galiba diyebilirsiniz.

Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykelleri Müzesi

Buranın çok enteresan bir hikayesi var. Yılmaz Büyükerşen bir Londra ziyaretinde meşhur Madame Taussad Müzesini geziyor. Ve orada Atatürk’ün balmumu heykelini görüyor. Neredeyse hiç benzemeyen heykel hem çok kötü çalışılmış hem de dünya liderleri salonu dışında normal heykellerin arasındaymış. Bu durum Yılmaz Hocayı biraz düşündürüyor. Türkiye’ye geliyor ve Türk heykeltraşlar ile bu durumu tartışıyor. Sonucunda, İngiltere’de ki müze yetkilileriyle irtibata geçiyor ve bu heykelin yenisini yapacaklarını söylüyor. İngiltere’den de gelen bir heykeltraş ile Atatürk’ün balmumu heykeli baştan yapılıyor ve müzeye bağışlanıyor. Rahmetli Mustafa Koç’un araya girmesiyle de heykel dünya liderleri salonuna alınıyor. Ne kadar önemli bir şey değil mi ? Yılmaz Hoca bu adımı atmasa, öncü olmasa Atamızın heykelinin gururunu yaşayamayacaktık. Bu günden sonra da aynı müzeden Eskişehir’e de yapılması kararlaştırılıyor ve bir müze yapılıyor. Yılmaz Büyükerşen ve asistan öğrencilerinin el emeği göz nuru müzede sürekli yeni karakterler ekleniyor, Osmanlı Padişahlarından, sanatçılara, dünya liderlerine, bilim adamlarına, Eskişehirsporlu futbolculara kadar bir çok kişinin balmumu heykeli sergileniyor. Müzede bazı noktalarda fotoğraf çekmek yasak olsa da genel olarak görüntü alabiliyorsunuz.

Çağdaş Cam Sanatları Müzesi

Türkiye’nin ilk cam sanatları müzesi biliyor musunuz? Öncü oldu Eskişehir bu konuda. Sonrasında bazı şehirlerde de yayılmaya başlandı. 58 yerli, 10 yabancı sanatçının eserleri teşhir ediliyor, cam şeffaflığının sanatla birleşmesi sonucu neler ortaya çıkabilir burada şahit olabilirsiniz. Gerçekten görünce “vaav” tepkisi verdiğim eserler vardı. Cam işte deyip geçmiyoruz ! İçine girdikten sonra güzel kelimesinin nafile olduğunu anlayacaksın arkadaşım.

Kurtuluş Müzesi

İnanılmazdı ! Son zamanlarda etkilendiğim ve gurur duyduğum başka müze olmayabilir. Bir milletin nasıl ayağa kalktığını, zafer için nasıl adımlar attığını, nasıl birlik olduğunu anlatan bir müze. Müze ayrıca elektronik dökümanlarla da

Atlıhan El Sanatları Çarşısı

1850’li yıllarda bölgenin ileri gelenlerinden Takattin Bey tarafından inşa ettirilen mekan, çevre il ve ilçelerden gelenlerin hem kendilerinin hem de hayvanlarının konaklamaları için han olarak yaptırılmış. Lüle taşı başta olmak üzere bir çok el emeği göz nuru ürün burada yapılıyor ve satılıyor. Lüle taşı ile ilgili girdiğim bir atölyede şöyle bir şey duydum. Çok da şaşırdım. Meğer lüle taşı ile yapılan pipo içilen sigaranın %75 nikotinini çekermiş üzerine.

Kentpark

Plajı olan bir park var Türkiye’de. Başkan yine yaptı yapacağını ve çıldırdı. Eskişehirli’ye plaj, şezlong getirdi daha ne diyeyim.

Sazova Bilim Sanat ve Kültür Parkı

Park, yaklaşık 400 bin metrekarelik alanı ile Eskişehir’in en büyük parkı. Park içeinde 1200 kişilik bir amfi tiyatro, masal şatosu, oun alanları, tren güzergahı ve botanik bahçeler bulunuyor.  Hatta Japon Bahçesi bile var. Eskişehir’in Avrupai bir parkı Sazova. Yurt dışı gezilerimde görüp hayran kaldığım Vondelpark, Hyde Park örneklerinden birinin de bizim ülkemizde olması gerçekten kıymetli bir değer. Üstelik bu göletden geçen sene 2 Türkiye kürek şampiyonu çıkarmış Eskişehir biliyor musunuz ? Deniz olmayan bir şehrin başarısıdır bu. Sazova’da bir de devasal bir şato var. Şato mu ? Yahu Anadolu kültüründe şato’nun ne işi var ağa ? dediğini duyar gibiyim. Ama dikkatlı baktığında her kule bizim bir değerimiz. Sadece Sindrealla Kulesi emanet. Galata, Kız Küles, Mardin Ulu Cami, Yivri Cami gibi değerlerimizin izleri var.

Porsuk Nehri

Akşamları ne yapsak ya diyorsan, Porsuk’u yabana atma derim. Porsuk’un hemen arkasında bir kaç market var. Git yap alışveirşini atla demirlerin üzerinden Porsuk’a doğru ayağını salla, sohbetini yap. İster gondolları izle, ister karşı kıyıyı kes, ister bol bol sohbet et. Ama Porsuk’un keyfi gerçekten başka. Buranın raconu bu zaten, Sevgilisi ile sohbet edecek, iş çıkışı dinlenecek, okul çıkışı bi hava alacak Eskişehirli buraya gelir. Sen de turist olarak şehiri gezdikten sonra günü burada bitirebilirsin. Porsuk’da bir kaç simge yapı var. Bunlardan birisi buluşma noktası olarak da bilinen Köprübaşı. Gondolların hareketi buradan gerçekleşiyor. Ayrıca, eski belediye binası yeni Porsuk Otel de bu bölgenin simgelerinden birisi. Körpübaşından da geçen tramvay yolu ise devamında Eskişehir’in meşhur caddesi Doktorlar Caddesine ulaşabilirsiniz.

Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi

Eski izlerimiz müzelere sığmıyor öyküsüdür bu biraz. 1966 yılında Odunpazarı Semtinde bulunan Kurşunlu Camii Külliyesi’nde Eskişehir Müze Müdürlüğü resmen kurulmuş ve hizmete açılmış. 1974 yılında külliyeye sığmayan müze Atatürk Bulvarı üzerindeki yeni binaya taşınmış. Sonrasında, yine sığmamış yerine. Yapılan arkeolojik kazılarda çıkan her şey müzeye gelince. Eserler müzeye yine sığmamış ve Eti Şirketler Grubu sponsorluğunda daha yeni ve büyük bir binaya geçmiş müze. 2001 yılından beri de bu müzede faaliyet gösteriyor. Müzede  Neolitik, Kalkolitik, Tunç, Hitit, Frig, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini kapsayan 22.500 civarı eser bulunmakta.Bina dışında 2000 adet eser varken geri kalan eserlerin hepsi kapalı alanda sergileniyor. Müzede en ilgimi çeken şey ise, 4000 yıl önce Anadolu ile Mezopotamya ile ilişkisinin ispatı niteliğindeki lületaşı.

Frig Vadisi

Seyitgazi ilçesinde yer alan bu vadi aslında sadece Eskişehir’in değil aynı zamanda Kütahya’nın da bir değeri. Ama Frigyalılar o kadar yaygın ki bu bölgede her bölgede özel bir şeyler çıkıyor mutlaka. Nereyi kazsan bir şeyler bulursun burada. Yazılıkaya Köyünde yaklaşık 2 saatlik trekking ile su sarnıçları ve doğa içinde bir yolculuk yaptım. Ayrıca bölgede artık balon turu da yapılacak. Detayları ayrıca anlatacağım özel yazıda.

 

Sivrihisar

Nasreddin Hoca burası için dünyanın merkezidir demiş. İlçeye girdiğiniz andan itibaren bir çok Nasreddin Hoca heykeline rastlıyorsunuz. Eskişehir’e 95 km mesafedeki bu ilçe gerçekten en çok etkilendiğim noktalardan birisi bu şehirde. Heykellerinin bol olması, kilisesi, beyaz badanalı sokakları ile bir ara kendimi Ege kasabasında gibi hissettim. Eskişehir’den Ankara’ya giderken Polatlı yolunda yer alan Sivrihisar’ı ayrıca özel olarak uzun uzun anlatacağım.

Varuna Gezgin – Cafe Del Mundo

Gezginlerin lojmanı gibi, gitmezsek olmaz gibi sanki. Son derece keyifli bir atmosferde dünya mutfağından lezzetler tadabilirsiniz. Dekorasyonu çok şık bir mekan. Tapas gibi mutluluk kaynağı lezzetler olduğu gibi, alkol kulllanan misaflirleri için de gayet geniş bir menüleri var.

Eskişehir Çibörek Evi

Eskişehir’de çiböreği en iyi deneyimleyebielceğiniz mekanların başında geliyor. Sadece çibörek olduğunu düşünüyorsan ciddi bir hataya düşersin burada yok yok. Sorpa çorbası, balaban gibi kendine has Tatar lezzetleri de var. Bence buraya aç bir şekilde uğramalı ver yöresel her lezzetten ufak ufak tırtıklamalı. Mutlaka listeye eklenecek bir mekan.

Pino

Yok ben yöresel takılmayayım ya dersen, al bir tane de hamburer mekanı. Eskişehir’de 40 yılı aşkın süredir hizmet veren ve şehrin simge mekanlarından birisi. Hamburger ve patatesiyle ufak bir fast food öğünü geçirebilirsin.

Mantı Diyarı

Eskişehir’de Kayseri mantısını yiyebileceğin tek mekan. Türkiye’de de en iyi yiyebileceğin zirve mekanlardan birisi. Sunumu ve lezzetiyle gayet keyifli bir akşam yemeği geçirebilirsiniz. Önerilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Palette Restaurant

Keyifli ve sakin bir akşam yemeği için ideal bir mekan. Menüsü ve kalitesi gayet ortada. Yöresel lezzetlerden çok genel bir mutfak kültürü var. Türk mutfağının bir çok lezzetini burada deneyimleyebilirsiniz. Güzel, şık bir restoran.

Trakya Restaurant

Nikah dairesinin bulunduğu binada üst katta yer alan restoran 3 nesildir süregelen bir ailenin işletmeciliğini yaptığı şık bir restoran. Mekan biraz lokanta biraz restoran havasında olsa da son derece şık bir yer. Lezzetleri de gayet memnun edici seviyede. Nezih bir akşam yemeği için ideal bir tercih olabilir.

Black Cat Coffee

Eskişehir malum öğrenci mekanı olunca kahve noktaları da bir o kadar eğlenceli ve şık oluyor. Bu da onlardan birisi. Eskişehir’de kahve içip güzel sohbet edebileceğin keyifliş noktalardan birisi. Fiyat performans açısından da gayet şahane.

Kedd Coffee

Evet bir kedi isimli kahveci. Valla Eskişehirliler seviyor kedileri galiba. Artık ben de emin olmaya başladım 🙂 . Bazen canlı müziğin de olduğu, kahvelerinin şık, mekanın samimi olduğu güzel bir dinlenme noktası. Önerilir efendim. Al dergini, kitabını git oku öyle güzel öyle candan.

Ayrık Otu

Demlikler altında mumuyla geliyor. Bu da samimi, butik bir ortamda keyifli vakit geçirmenize vesile oluyor. Arkadşınla sohbet edebileceğin ve dünyanın bir çok noktasından çayları deneyimleyebileceğin güzel bir mekan. Tiramisusu da ayrıca lezzetliydi valla.

İtalyan

Tam bir italyan ! Tiramisusu ve kahveleriyle gayet lezzetli keyif alabileceğiniz bir ortam. Kalabalık gruplar için de uzun bir masası var. Böylece hepberaber rahatça sohbet edebiliyorsunuz. Mekan gayet geniş ve ferah. Kendilerine has tiramisularıyla da misafirlerini memnun ediyorlar. Bence öncelikleriniz arasında olmayı hakeden bir işletme.

Kafeinn

Mekan gayet keyifli. Dekorasyonu ve ortamıyla oturalım abi bu aksam buradan cıkmayalım düşüncesi yaratacak cinsten hani. Eritme bitter çikolatası ile yapılan sıcak çikolatası da çok tercih ediliyor. Müzikleri ve şık ortamıyla tercihlerim arasındadır, sizlere de öneririm.

Yorumlar