Atlas Okyanusu’nun kuzeyinde Grönland’ın güneydoğusu ile İskandinavya ve Britanya Adası’nın kuzeybatısında yer alan bir ada ve Avrupa ülkesi.

Atlas Okyanusu’nun kuzeyinde volkanik bir ada üzerinde kurulmuş ve çevresindeki birçok küçük adadan meydana gelmiş bir devlet. En yakın komşusu Grönland olup, 350 km uzaktadır. Diğer komşuları Norveç 1050 km, İskoçya 800 km uzaklıktadır.

 

İzlanda

Nüfus : 330.000

Dil : İzlandaca

Para Birimi : İzlanda Kronu (ISK)

Saat Farkı : Türkiye saatinden 3 saat geridedir.

Vize : Schengen

İzlanda’ca Başlıca Kelimeler

stutta nóttin
kısa gece
heita nóttin
sıcak gece
langa nóttin
uzun gece
kalda nóttin
soğuk gece
İzlanda ile diplomatik tüm ilişkilerimiz Oslo ve Kopenhag Konsoloslukları üzerinden ilerlemektedir.

Oslo Konsolosluk Bilgileri

Halvdan Svartes Gate 5,
N-0244 Oslo Norway

Tel : +47 2212 8761-62-63

861 yılında Norveçliler tarafından keşfedilen adaya ilk kez 9 ve 10. yüzyılda Norveç’ten gelen Vikingler yerleşmişlerdir. Bu toplulukların önderleri birleşerek 930 yılında parlamentonun ilk örneği sayılabilecek Athing’i meydana getirdiler. İç anlaşmazlıklar sonucu bağımsızlığını kaybeden ada 1262 yılında Norveç’in egemenliği altına girdi. 14. yüzyılda Norveç’in Danimarka’ya bağlanmasıyla, Danimarka’nın hâkimiyeti altına girdi. Danimarka önceleri adadan ticari bakımdan faydalanmaktaydı. Daha sonra İzlanda’yı tamamen idaresi altına aldı. 1551 yılında referandum ile Protestanlığı kabul eden İzlandalılar, 1662 yılında Danimarka kralına bağlılık yemini ettiler. 17. yüzyılda adada hastalık, kıtlık ve volkan püskürmeleri ortalığı kasıp kavurdu. 1838’de Reykjavik’te on üyeli bir meclis kuruldu. 1843’te de Althing yeniden teşkil edildi. 1904’te İzlanda’ya diplomasi dışında özerklik tanındı.

19. yüzyılda ortaya çıkan milliyetçilik akımları sonucu 1918 yılında İzlanda, Danimarka’ya bağlı bir devlet hâline geldi. II. Dünya Savaşı sırasında stratejik bir değer kazanan İzlanda’yı korumak gerekçesiyle İngiltere tarafından işgal edildi. Daha sonra 1941’de Amerikalılar burayı devraldı. 1941 yılında Althing, Danimarka ile bağlarını koparma kararı aldı. 1944 yılı Mayıs ayında halk oyuna sunulan yeni anayasa oylandıktan sonra 17 Haziranda cumhuriyet ilan edildi. İzlanda 1949 yılında NATO’ya üye oldu. Ordusu olmayıp da NATO üyesi olan tek ülkedir. 17 Haziran 1944’te, Amerika Birleşik Devletleri, İzlanda’yı ilk tanıyan ülke olmuştur.

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Ronald Reagan ile Sovyetler Birliği Genel Sekreteri Mihail Gorbaçov 11-12 Ekim 1986’da Reykjavik’te, nükleer silahların sınırlandırılması görüşmelerinin başlatıldığı bir zirve toplantısı yaptılar.

Türkiye’den İzlanda’ya Ulaşım

İzlanda’ya Türkiye’den maalesef direkt ulaşım yok. Mutlaka bir aktarma yapmak gerekiyor. Ben aktarma uçuşumu Danimarka başkenti Kopenhag üzerinden yaptım. Fakat Norveç,İngiltere, Almanya üzerinden de aktarmalar yaparak ulaşabilirsiniz. Ne kadar sürüyor diye sorarsanız İstanbul’dan Kopenhag 3 saat, Kopenhag’dan Reykjavik ise yine 3 saat sürüyor. Kopenhag’dan uçuşları ise ben turna.com sayfası üzerinden aldım. Sizlere de tavsiye ederim. Gayet indirimli ve doğru filtreleme ile uçuş opsiyonları sunuyor.

İzlanda Ülke İçinde Ulaşım

Otobüs : Shuttle hizmeti veren 2 tane firma var Kevlavik Havalimanında. Biri Gray Line diğeri ise Fly Bus. Bu iki araç da sizi 40 km mesafedeki şehir merkezine yarım saatlik yolculukla ulaştırıyor. Ücreti ise 2500 ISK civarında yani 75 TL civarında. Pahalılığı havalimanı kapısından çıktığın gibi anlıyorsun işte.

Taksi : Bu ihtimali aklınıza bile getirmeyin. Sorduğumda 14.000 ISK fiyat biçtiler. Direkt teşekkürler diyerek uzaklaşın oradan. O kapıyı yavaşça kapat dostum.

Araç Kiralama

İzlanda’da havalimanına indiğiniz andan itibaren ilk yapmanız gereken şey araç kiralamak olmalı. Ben Procar isimli firmadan kiralama yaptım. 4 gün için kiraladığım Hyundai i30 marka araç için günlük 250 TL araç kirası ödedim. Ayrıca 350 TL’de araç sigortası yapıldı. İzlanda’da kiraladığınız araçlar 3 etkeni karşılamıyor. İzlanda’da çok fazla hayvan olmasından dolayı, bir hayvana çarptığında, aracı tarlaya veya nehire sokarak alt kısma verdiğiniz tüm zararlarda ve İzlanda’nın ada ülkesi olması nedeniyle sık rüzgar alması nedeniyle kapıda oluşabilecek hasarlarda sigorta devre dışı kalıyor. Bu 350 TL neye yaradı derseniz ise aracın ön camına gelen mıcır parçası nedeniyle çatlak meydana geldi bu sayede 500 Euro ceza ödemekten yırttım. Ayrıca İzlanda’da hava şartları malum. Bir an da dolu yağışı ile karşılaşabilirsiniz. Bu sebeple araca full sigorta yapmakta fayda var bence.

İzlanda’da 1 no’lu otoyolu kullanarak tüm adayı ve turistik noktaları görebilirsiniz. Eğer 4 5 gece vaktiniz varsa sadece güney kısmında Jokulsarlon’a kadar gezerek rahatlıkla keyifli bir yolculuk yapabilirsiniz. Eğer daha fazla kalabilirim derseniz ise Jokulsarlon’dan da devam ederek adanın kuzeyine doğru giderek tekrar başkent Reykjavik’e gelebilirsiniz. Ben Gullfoss, Geysir, Skogafoss, Vik ve Jokulsarlon bölgelerini ziyaret ederek toplamda 1200 km yolculuk yaptım ve 660 TL yakıt ücretine seyahatimi tamamladım. Eğer 3 4 kişiyseniz çok rahat ödeyebileceğiniz bir maliyet bence İzlanda içerisinde.

İzlanda’da diğer Avrupa ülkelerine kıyasla ceza yemeniz çok çok zor. Ben 1 no’lu yolda açıkcası max. 120 130 yaparak yolculuk yaptım ve herhangi bir ceza,radar ile karşılaşmadım. Zaten ülkede olay vs olmadığı için polis teşkilatı için son derece rahat bir ülke İzlanda.

Park meselesi ise çok enteresan. Bir noktada aracı park edilmemesi gereken yere parketmişim. Dönünce bir kağıt gördüm camda. Allah ceza yedim derken, bir baktım ki notta şöyle yazıyor. Buraya park etmek yasak. Ama isterseniz karşıda otomattan cezayı ödeyebilir, yolunuza devam edebilirsiniz. Uyarmak istedim. Teşekkürler. Kurallar ülkesi İzlanda. Anlatmaya öğretmeye çalışıyor, cezalandırmıyorlar.
İzlanda’da başkentten çıktıktan sonra insan yok. Her benzinci arası da 100 km falan. Bu sebeple benzin ışığı yanana kadar gitmeyin. İlk gördüğünüz yerlerde hemen takviyenizi yapın lütfen. Ayrıca benzin istasyonlarında pompacı olmadığından işlem self servis. Önce kredi kartınızı tanıtıyorsunuz. Sonra pompayı yerleştirip bekliyorsunuz. Yakıt dolunca tık sesi geliyor pompa kendini bırakıyor zaten. Burada “full tank” seçeneğini seçerseniz pompa makinesi sizden max. bir provizyon çekiyor. Mesela 80 TL’ye doldurduğun depo için 300 TL provizyon alıyor benzinci. Sonradan 80 TL aldığını tespit edince geri kalan tutarı iade ediyorlar. Son derece güvenli. İçiniz rahat olsun.

İzlanda gerçekten inanılmaz bir doğası olan bir coğrafya. Ve 2017 ekim ayında not alıyorum. Hayatımda şuana kadar gördüğüm en farklı, özel yer diye de özellikle not düşüyorum efendim. Aşağıda görülecek yerleri elden geldiğince listelemeye çalıştım. Aslında İzlanda’da inanın gidince anlayabileceğiniz bir durum var. İzlanda’da gerçekten belli güzellikler yok aslında. Tüm ada güzel. Tüm yol kenarında camdan baktığınız alanlar güzel. Keyifle dolaşıyorsunuz, araba kullanmak sizi yormuyor. Çünkü fotoğraf çekmek için o kadar çok mola veriyorsunuz ki, kilometreler uzuyor. Benim rotamda Reykjavik ile Jokulsarlon arasındaki güzellikler var. Vaktim olsaydı ülkenin kuzeyine Akureyri bölgesine de gitmek isterdim ama vakit yetmedi. Sizin zaman sorununuz yoksa kesinlikle kuzeyi de öneririm sizlere.

Geysir

Geysir’i ilk yıllar önce Ekin isimli bir arkadaşımın anlatması ve videolarla göstermesi ile görmüştüm. Ne farklı yermiş yahu demiştim. Su gökyüzüne doğru fışkırıyor sen hayranlıkla bakıyorsun vs vs. Bu sebeple İzlanda’da ilk yaptığım yolculuk buraya oldu. 35 Numaralı yoldan Reykjavik’e 108 km uzaklıktaki Geysir’e ulaşmak mümkün. Geysir dediğiniz alan yanyana bir çok buharın çıktığı kaynakların bulunduğu bir bölge. Çevresinde otel ve süpermarketlerin bulunduğu bir alan da var. Geysir’i izlemek gerçekten inanılmaz bir duygu verdi bana. Geysir’de durum şu. İzlanda’nın Volkanik Ada olması nedeniyle yerde sıkışan 100 derece sıcaklıktaki suyun kendini gökyüzüne fışkırtması. Bu fışkırtma 30 metreye kadar çıkabiliyor. Benim sizlere önerim sadece fotoğraf çekmeyin. Bir kere de çıplak gözle anı yaşamak için izleyin. Her patlama arası yaklaşık 10 dakika civarında. Bazen arka arkaya iki patlama yaptığı da oluyor. Su size zarar vermiyor içiniz rahat olsun. Su sıcaklığı 100 derece olunca gökyüzüne fışkıran su bir an da buharlaşıyor.

Gullfoss

Gulfoss Geysir’den yaklaşık 8 km uzaklıkta müthiş bir şelale. Yapacağınız rotada Geysir, Kerid ve Gullfoss’u aynı rotada ziyaret edebilirsiniz. Kaynağını adanın ikinci büyük buzulundan alan bu müthiş doğa harikasını izlemek gerçekten biraz ıslatsa da müthiş keyif veriyor. Gullfoss’a gitmek için bir yürüyüş yolu var. Bu yolda yürürken Gulfoss’un sesini ve serinliğini gitgide daha yakından hissediyorsunuz Gullfoss’un yakınında büyük bir otopark ve 1 hediyelik eşya dükkanı var. Gullfoss Golden Circle olarak bilinen rotanın en güzel doğa harikalarından birisi.

Kerid

Kıpkırmızı toprak ile çerçevelenmiş bir krater gölü aslında. Ve ilginçtir ki, Kerid İzlanda’da ücretli olan tek ziyaret noktası. (1000 ISK ) Daha güzel yerler varken neden buraya para istiyorlar anlamış değilim. 55 metre derinlikteki Kerid çevresinde de yürüyebilirsiniz veya merdivenle su dibine kadar da inebilirsiniz. Burada da aracınız için park yerleri var. Kerid 35 numaralı yolda Gullfoss’tan sonra 58 km yolculuk yaparak ulaşabileceğiniz bir doğa olayı.

Eyjafjallajokull

Adını okuyamıyorum. Anlatmaya çalışıyorum o da ayrı mesele ya neyse. Efendim Vik yolunda ilerlerken sol tarafta bir sıra dağlar göreceksin. Bu dağ aslında İzlanda’da bulunan 15 aktif Yanardağ’dan sadece birisi. Bu dağ 2010 yılında patlamış ve hatırlarsanız Avrupa hava trafiğini ciddi anlamda etkilemişti. Youtube’da videolarını da izleyebilirsiniz. Video yetmezse buraya tıklayarak tur da satın alabilirsiniz. Fiyatı 42.000 ISK. Bu turu 15 Mayıs ile 15 Ekim arasında yapabiliyorsunuz. Sonrasında mevşim şartları izin vermiyor maalesef. Patlayan bir yanardağı turizme nasıl kazandırmış İzlanda hayret ediyorsunuz gerçekten.

Skogafoss

1 nolu otoyolda yolculuk yaparken gördüğüm en güzel dünya harikalarından birisi Skogafoss. Uzaktan aa şelale dediğiniz ama yaklaştıkça gerek devasal hali gerekse ıslatmasıyla uzaktan davulun sesi hoş gelir etkisi yaratan İzlanda’nın simge doğa harikalarından birisi. Hava güzel olduğu zaman bir de gökkuşağı manzarası veriyor ki sorma gitsin. Ben yakalayamadım ama size kesinlikle öneriyorum. Hava güneşliyse çok şanslısınız şimdiden söyleyeyim. Skogafoss civarında bir de geleneksel İzlanda evlerini görebileceğiniz bir açık hava müzesi var. Orayı da vaktiniz varsa değerlendirin derim.

Solheimasandur Sahili ve Düşen Uçak

Skogafoss Şelalesini gördükten sonra Vik’e doğru giderken 5 6 km sonra  sağ tarafta alakasız bir otopark göreceksiniz. Bu arabalar burada ne arıyor yahu bir şey yok ki diye düşünebilirsiniz. Ama orada amaç insanlar aracını parkediyor ve hemen önünde direklerle dizili bir yürüme parkurunda 45 dakika yürüyerek sahile doğru gidiyorlar. 45 dakika yürümelerinin sebebi ise kıyıya 1973 yılında zorunlu iniş yapan Amerikan kargo uçağını ziyaret etmek. Uçak düştüğü zaman kimse zarar görmemiş. Bir süre sonra uçağın enkazının kaldırılması çeşitli sebeplerden dolayı gecikmiş. Bu süreçte halk ve turistler ilgi gösterince kalsın demişler. 1973 yılından beri burada duran uçak artık insanların hatıra olarak uçak parçalarını yanlarına alması nedeniyle biraz tahrip olmuş. Kim bilir belki de uçak enkazını böyle böyle kaldırmayı planlıyor İzlanda hükümeti.

Dryholaey ve Reynisfjara 

Volkanik ada dedik. Haliyle bazı şeyler farklı oluyor. Mesela ağaç tutmuyor bu topraklar. Kumları da siyah. Valla siyah gerçekten. Okyanus kenarında ucu bucağı olmayan siyah kumların olduğu bir bölgede yer alan kayalıklarda puffin ve martıları uçurum kenarlarında yuvalarında görebilir, fotoğraflayabilirsiniz. Game of Thrones’un çekildiği kayalıkların da bulunduğu kıyıda bence en güzel yapılacak aktivtelerden birisi kumu oturup okyanusu izlemek. Bu arada, İzlanda’da 1 magnet 25 TL değerinde hem anlamlı olması hem de maliyet olarak uygun olması açısından buradan poşete siyah kumu doldurun ve Türkiye’ye getirin derim. Sonrada ufak kavanozlarda insanlara hediye edin. Ben yaptım. Herkes çok memnun kaldı. Öneririm. Bu arada bu kumsallara tepeden bakabileceğiniz bir alan daha var. Oraya da tabelaların yönlendirmesiyle arabayla ucuna kadar çıkabiliyorsun. Bu tepenin yoluna normal binek araçla girebilirsiniz. Hiç problem olmaz.

Vik

Reykjavik sonrasında en çok yerleşimin olduğu ikinci bölge. En çok derken 300 500 kişi var yok. Bunun temelinde ise durum şu. İzlanda’da 15 tane yanardağ olduğu için yerleşimler kümelenmiş durumda. Reykjavik yanardağlara en uzak olan yerleşimlerden birisi. Yanardağ lavları şehire gelene kadar tahliye işlemi tamamlanır yorumu yapılıyor. Vik 2010 yılında yanardağ patlaması sırasında çok fazla hasar almış. Bu yüzden de nüfus az. En büyük aktivite alanı ise Iceland Wear isimli mağazası ve hemen yanında bulunan süpermarket. Bu süpermarkete girip bir şeyler alın aracınıza koyun derim. Malum yol acıktırıyor. Vik bölgesi çok küçük bir merkez dediğim gibi. Bölgede ayrıca bungalov tarzı ufak misafir evleri de var. Gecelik molanızı burada verebilirsiniz. Ben konaklamamı Welcome Waterfall’da yaptım. Son derece keyifli bir ortamı vardı.

Svartifoss

Vik bölgesinden Jokulsarlon’a doğru giderken Skaftafell Park sınırları içerisinde olan bir şelale. Diğer şelaleler aksine buraya araçla gidilmiyor. Aracınızı parkettikten sonra çok zorlamayan bir parkurda 1,5-2 km kadar yürümeniz gerekiyor. Bu yürüyüş sonunda ise aynı Reynisfjara  kayalıklarına benzeyen bir bölgede keyifli bir şelale göreceksiniz.

Jökulsarlon

Jokulsarlon İzlandaca’da buzul nehri gölü anlamına geliyor. 1920 yılında başlayan iklim değişikliğinden beri buzulların erimesi ile oluşan bir göl. Ve işin ilginci göl buzların çözülmesiyle gitgide büyüyor genişliyor. 1975 ve 1998 yıllarında bir önceki döneme göre iki katı kadar hızla büyümüş inanılmaz bir yer gerçekten. Bölgede çok fazla mavi buzul da bulunuyor. Bu buzulların erimesiyle denizin renginin berrak bir mavi olması ise inanılmaz bir görüntü veriyor gerçekten. Dünyada böyle bir yer görmenin eşsiz mutluluğunu yaşadım gerçekten bu seyahatte. Plajın siyah kumu ve Jokulsarlon’un buzulları müthiş bir uyum sağlıyor kesinlikle. Aralarda yüzen fok balıkları da cabası. Gördüğüm fokları tam fotoğraflayamadım ama yine de onları görmek çok memnun etti beni. Bu arada gölet 248 metre derinlikte. İzlanda’nın da en derin gölü.

 

Seljalandsfoss

Çevresinde gezerken ıslanmaktan kamerayla doğru dürüst poz alamadığım, çok fena ıslandığım ve balçık içinde yürüdüğüm inanılmaz bir şelale. 40 metreden aşağıya gelen sular ile gerçekten müthiş bir deneyim yaşadım. Benden size öneri. Şelaleye sadece önden bakmayın yürüme parkurunu da takip edin ve çevresinde de bir tur atın. Azıcık ıslanacaksınız, burnunuz akacak ama değecek emin olun. İzlanda’da en güzel fotoğrafları burada alacaksınız eminim. Bu şelaleye de 1 no’lu otoyoldan varabilirsiniz.

Gljufurarfoss

Seljalandsfoss Şelalesi çok yakın ama burası da fena değil gerçekten. SeljalandsfossŞelalesine 200 metre uzaklıkta yürüyerek gidebileceğiniz ufak bir aralıktan akarsu üzerindeki taşlara basarak yürüdüğünüz ve sonunda geldiğiniz müthiş bir su oyuğu. Yalan yok bunca yıldır geziyorum ve hayatımın en güzel anını burada yaşadım. Poz verdiğime bakmayın, yukarıya bakarak sadece kahkaha attım o an da. İnanılmazdı gerçekten !

Yorumlar